okuyan 0 Şubat 28, 2020 gönderildi Raporla Share Şubat 28, 2020 gönderildi Tanrı var ise maddeye uygulanan nedensellik ancak ve ancak kuantum düzeyinde olmalıdır çünkü kuantum düzeyi hariç geleneksel fizik yasaları ihlal edilmeden olağanüstü bir üst varlığın maddeyle iletişiminden söz edilemez, geleneksel fizik yasaları ise ancak ve ancak kuantum düzeyinde geçersizdir. Bu gün yeni yeni yapılan araştırmalarla biliyoruz ki kuantum düzeyinde gerçekleşen olaylar net bir sebep sonuç ilişkisi olmadan gerçekleşiyor ve maddesel düzeyde de devasa etkiler yaratıyor. Link to post Sitelerde Paylaş
nogodbutAllah 0 Şubat 28, 2020 gönderildi Raporla Share Şubat 28, 2020 gönderildi elektron alış verişi umum atomlarda meydana gelen temel özelliktir doğurma ise sadece kadına has bir yaratılış fıtri özelliktir. kadın elbet şuur aklı icabı bu özelliğin erkekte olmadığını bilir ve bunu demez ancak bağ kurma eletron alma ve verme her atomda var olan temel özelliktir dolayısı ile temel özelliklerde itiraz olması gerekir erkek ve kadında ortak özellik doğurma değil belki mutfakta yemek pişirmede ortaklık iş bölümü olabilir ki kadın zaten erkekten salatayıda sen yap yada bu sefer bulaşıkları sen yıka diyebilir ancak çoğu sen doğur sen emzir diyemez velakin çocuk ağladığında bu seferde sen bak yada sen beşiği salla yada sen kucağına al emziği ver diyebilir erkek ve dişide doğurma temel ayırıcı özellik ancak yürüme nefes alma görme ortak özellik atomlarda bu belki elktron proton yük zıtlığına denk gelebilir misal elektron protona az da sen negatif yüklen diyemez zira pozitif veya negatiflik temel ayırıcı özelliktir ortak özellik değildir periyodik cetveli az bilen elementlerin ilim hikmet ile dizildiğini görür soygazların kararlı olması diğerlerin elektron verme isteği fazla bazısında elektron alma isteği fazla bazıları yarı iletken denilenler hem alma hem verme eşit düzeyde filan metaller ametaller gazlar v.s misal neden kanımızda altın değilde demir vardır zira demir oksijenle irtibata geçmeye tepki vermeye daha meyillidir işte demir pası dediğimiz şey oksidasyondur demirin oksijenle rahat şekilde tepkimeye girmesidir misal asil kanımızda demir yerine altın olsa altın kararlı bir metal öyle oksijenle tepkimeye filan girmez hemde ağır metaldir zehirler az kimya biyoloji bilen kişiler bunları araştırsınlar misal at nalı yengecinde demir yerine gümüş vardır gümüşün oksijenle tepkimesi mavidir o yüzden bu yenkeçlerin kanları mavidir ve tıbta kullanılır demir pasının kırmızı olması yüzünden kanımızda kırmızıdır zira demir ile oksijen kanda taşınır ve oksijenli kan daha parlak kırmızıdır zira temiz kandır morumsu kan karbondioksik yoğunluklu zira kirlemiş kandır. dolayısı ile kadının erkeğe sen doğur demesi mantık haricidir ve batıl kıyastır elementlerin belli matematiksel bir mantıkla yaratıldıklarına eminim temel madde su da hidrojen veya oksijende bir elkektron az veya fazla olsa su meydana gelmez veya meydana gelmesi için gerekli basınç sıkcaklık enerji seviyeleri tamamen anormal şartlara gebe olur hayati moleküllere baktığımız zaman matematiksel ve mantıksal bir hikmet ile yaratıldıklarına şahid oluruz aynen anahtar kilid uyumu gibi anahtarın çıkıntılarından biri uzun veya kısa olsa veya eksik veya fazla olsa kilit açılmaz dolayısı ile anahtar kiliten bağımsız değildir iki mekanizma birlikte aynı anda tasarlanmıştır moleküllerdeki atomların dizilişleri ağırlıkları yükleri kaç bağ yapacağı v.s hepsi hesaplı kitaplıdır. Link to post Sitelerde Paylaş
anibal 0 Şubat 28, 2020 gönderildi Raporla Share Şubat 28, 2020 gönderildi 8 hours ago, nogodbutAllah said: elektron alış verişi umum atomlarda meydana gelen temel özelliktir doğurma ise sadece kadına has bir yaratılış fıtri özelliktir. kadın elbet şuur aklı icabı bu özelliğin erkekte olmadığını bilir ve bunu demez ancak bağ kurma eletron alma ve verme her atomda var olan temel özelliktir dolayısı ile temel özelliklerde itiraz olması gerekir erkek ve kadında ortak özellik doğurma değil belki mutfakta yemek pişirmede ortaklık iş bölümü olabilir ki kadın zaten erkekten salatayıda sen yap yada bu sefer bulaşıkları sen yıka diyebilir ancak çoğu sen doğur sen emzir diyemez velakin çocuk ağladığında bu seferde sen bak yada sen beşiği salla yada sen kucağına al emziği ver diyebilir erkek ve dişide doğurma temel ayırıcı özellik ancak yürüme nefes alma görme ortak özellik atomlarda bu belki elktron proton yük zıtlığına denk gelebilir misal elektron protona az da sen negatif yüklen diyemez zira pozitif veya negatiflik temel ayırıcı özelliktir ortak özellik değildir periyodik cetveli az bilen elementlerin ilim hikmet ile dizildiğini görür soygazların kararlı olması diğerlerin elektron verme isteği fazla bazısında elektron alma isteği fazla bazıları yarı iletken denilenler hem alma hem verme eşit düzeyde filan metaller ametaller gazlar v.s misal neden kanımızda altın değilde demir vardır zira demir oksijenle irtibata geçmeye tepki vermeye daha meyillidir işte demir pası dediğimiz şey oksidasyondur demirin oksijenle rahat şekilde tepkimeye girmesidir misal asil kanımızda demir yerine altın olsa altın kararlı bir metal öyle oksijenle tepkimeye filan girmez hemde ağır metaldir zehirler az kimya biyoloji bilen kişiler bunları araştırsınlar misal at nalı yengecinde demir yerine gümüş vardır gümüşün oksijenle tepkimesi mavidir o yüzden bu yenkeçlerin kanları mavidir ve tıbta kullanılır demir pasının kırmızı olması yüzünden kanımızda kırmızıdır zira demir ile oksijen kanda taşınır ve oksijenli kan daha parlak kırmızıdır zira temiz kandır morumsu kan karbondioksik yoğunluklu zira kirlemiş kandır. dolayısı ile kadının erkeğe sen doğur demesi mantık haricidir ve batıl kıyastır elementlerin belli matematiksel bir mantıkla yaratıldıklarına eminim temel madde su da hidrojen veya oksijende bir elkektron az veya fazla olsa su meydana gelmez veya meydana gelmesi için gerekli basınç sıkcaklık enerji seviyeleri tamamen anormal şartlara gebe olur hayati moleküllere baktığımız zaman matematiksel ve mantıksal bir hikmet ile yaratıldıklarına şahid oluruz aynen anahtar kilid uyumu gibi anahtarın çıkıntılarından biri uzun veya kısa olsa veya eksik veya fazla olsa kilit açılmaz dolayısı ile anahtar kiliten bağımsız değildir iki mekanizma birlikte aynı anda tasarlanmıştır moleküllerdeki atomların dizilişleri ağırlıkları yükleri kaç bağ yapacağı v.s hepsi hesaplı kitaplıdır. Siz nasıl bu kadar saçmalamayı becerebiliyorsunuz? Kanında altın olsaydı, onunla enerjini sağlıyor olsaydın, o zamanda, "amanda demir olaydı, oksijenle tepkimeye girer, ebemizin şeyini tersten görürdük" diyor olacaktın. Olan bu işte, bunun nesi acayip, nesi sıradışı ki? Elementler belli matematiksel mantıkla falan yaratılmaz, bu zırvalığı bir at artık kafandan. Element zart zurt dediğin şeyler bir araya geldikçe, dışarıya yansıyan özellikleri değişen şeylerdir. Sizin o aptal kafanız, iki atomun asla bir atomla aynı şey olmayacağını anlayamıyor. Yok sizde zira, bir atom kadarcık bile akıl, fikir, izan.. Tek protonla olup bitecek belli. 2, 3, 50 protonla olup bitecek olan da belli. ama hepsi daha farklı, daha değişik şeyler. Ve dahası, bunlarıns ayısı arttıkça, haliyle yeni özellikler eklenecek. İşte o atomlardan bir kaç yüz trilyonu falan bir araya gelecek, kadın olup doğuracak. Bunun bundan ötesi olası değil zaten. Sizin şu laflarınız, bir tuğla ile bitmiş bir ayasofya camiini aynı şey gibi görmeye çalışmak. Amanda tuğla şu kadar, ama cami bu kadar, o zaman bu cami bu tuğlalardan oluşmuş olamaz diye sayıklayıp durmak. Sıvanın boyanın altında, yani insan denen şeyin altında, içinde ne olduğunu göremediğiniz, anlamadığınız için, insanın o atomlardan oluştuğunu, onların nasıl işleyip o insanı var ettiğini de anlayamıyorsunuz. Sayıklıyorsunuz salak salak, ayasofya camisinde tuğladan fazla bir özellik olamaz diye. Bak şaşkın ve salak amsatan, önünde bir bilgisayar var. Bir transistör, akımı iletmek veya iletmemektan başka hiç bir şey yapamaz. Ama önündeki bilgisayar sadece o transistörlerden oluşuyor. Bir transistör daha fazlasını yapamıyor diye, bilgisayarın kabiliyetlerini yok mu sayacağız, bilgisayarın transistörlerden oluştuğunu inkar mı edeceğiz? Link to post Sitelerde Paylaş
nogodbutAllah 0 Şubat 28, 2020 gönderildi Raporla Share Şubat 28, 2020 gönderildi (düzenlendi) malum kanda co2 de taşınır hem oksijen hem karbondioksit hemoglobin ile taşına bilir ancak co denilen karbonmonoksit ise zehirli bir gazdır gider hemoglobine yapışır hemoglobin oksijen ile bağ yapamadığı için oksijenin kanda taşınması azalır oksijen yetersizliğinden hücreler ve beyin ölmeye başlar nasıl olurda bir tek okisjen atomu azlığı veya fazlalığı bu kadar dramatik ve trajik bir fark meydana getirebilir co2 yi bitkiler kullanır ken o2 yi diğer hayvanlar insanlar kullanır ve aynı molekül ile taşınıp kanın temizlenmesinde rol oynar hangi evrimse devrimsel hulohopatatik bilinçsel alafortanfonik mekanizma bu farkı meydana getirebilir:) açık söylemeliyim ki her şeyi bilen gören ilim kudret hikmet sahibi biri sadece ve ancak O yapabilir cehalet fenatikleştirir ve akıl dışı abür şeylere iter ilim ise tevazulaştırır ve hoşgörü sahibi kılar. aynı şey h20 ve h202 içinde geçerli biri su dur hayati molekül diğeri yakıcı zehirleyicidir bir tek oksijen atomu nasıl bu kadar dramatik fark oluşturabilir o2 il o3 farkıda aynı ozonu direk solumak akciğere zarar verirozon atmosfer üst katmanında vardır zararlı ışınlardan korur düşük düzeyde oksijenle karışık şekilde kısa süreli soluma ile tedavide kullanılabiliyor. kati ve kesin olarak inanmaktayız ki bu dünyadaki gazlar moleküller hepsi insana zarar vermeden ve fayda verecek şekilde tasarlanması şuurlu bir irade hikmetli bir idrak ve rahmetli bir kudret ve kuşatıcı bir ilim ile mümkündür. ** malum su h2o hayati bir moleküldür bütün canlılar su ile hayata bağlanır h2o yerin sadece h2o2 olsa susuzluğunu ateşini söndürmek yerine iyice ateşini yükselten yakıcı bir molekülü almak zorunda kalırdın yin her an solunan ve hayata bağlayan oksijen o2 yerine o3 olsa derin ve serin bir nefes çektiğinde için soğumaz umum solunum sistemin ozonla yanardı zarar görürdü oysa o3 sadece atmosfer üst katmanında vardır direk solunuma girmez sonra bazı şartlarda oksijene o2 ye dönüşür ve faydalı solunabilir hale gelir bu kadar yaygın hayati moleküllerde ufak değşiklikler dramatik şekilde fayda yerine zarara dönüşebilmesi bu moleküllerin ilim ve hikmet ile yaratıldığına kati delildir. Şubat 28, 2020 tarihinde nogodbutAllah tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
nogodbutAllah 0 Şubat 28, 2020 gönderildi Raporla Share Şubat 28, 2020 gönderildi (düzenlendi) 1 saat önce, nogodbutAllah yazdı: malum kanda co2 de taşınır hem oksijen hem karbondioksit hemoglobin ile taşına bilir ancak co denilen karbonmonoksit ise zehirli bir gazdır gider hemoglobine yapışır hemoglobin oksijen ile bağ yapamadığı için oksijenin kanda taşınması azalır oksijen yetersizliğinden hücreler ve beyin ölmeye başlar nasıl olurda bir tek okisjen atomu azlığı veya fazlalığı bu kadar dramatik ve trajik bir fark meydana getirebilir co2 yi bitkiler kullanır ken o2 yi diğer hayvanlar insanlar kullanır ve aynı molekül ile taşınıp kanın temizlenmesinde rol oynar hangi evrimse devrimsel hulohopatatik bilinçsel alafortanfonik mekanizma bu farkı meydana getirebilir:) açık söylemeliyim ki her şeyi bilen gören ilim kudret hikmet sahibi biri sadece ve ancak O yapabilir cehalet fenatikleştirir ve akıl dışı abür şeylere iter ilim ise tevazulaştırır ve hoşgörü sahibi kılar. aynı şey h20 ve h202 içinde geçerli biri su dur hayati molekül diğeri yakıcı zehirleyicidir bir tek oksijen atomu nasıl bu kadar dramatik fark oluşturabilir o2 il o3 farkıda aynı ozonu direk solumak akciğere zarar verirozon atmosfer üst katmanında vardır zararlı ışınlardan korur düşük düzeyde oksijenle karışık şekilde kısa süreli soluma ile tedavide kullanılabiliyor. kati ve kesin olarak inanmaktayız ki bu dünyadaki gazlar moleküller hepsi insana zarar vermeden ve fayda verecek şekilde tasarlanması şuurlu bir irade hikmetli bir idrak ve rahmetli bir kudret ve kuşatıcı bir ilim ile mümkündür. ** malum su h2o hayati bir moleküldür bütün canlılar su ile hayata bağlanır h2o yerin sadece h2o2 olsa susuzluğunu ateşini söndürmek yerine iyice ateşini yükselten yakıcı bir molekülü almak zorunda kalırdın yin her an solunan ve hayata bağlayan oksijen o2 yerine o3 olsa derin ve serin bir nefes çektiğinde için soğumaz umum solunum sistemin ozonla yanardı zarar görürdü oysa o3 sadece atmosfer üst katmanında vardır direk solunuma girmez sonra bazı şartlarda oksijene o2 ye dönüşür ve faydalı solunabilir hale gelir bu kadar yaygın hayati moleküllerde ufak değşiklikler dramatik şekilde fayda yerine zarara dönüşebilmesi bu moleküllerin ilim ve hikmet ile yaratıldığına kati delildir. dikkat edilir se H2O H2O2 CO CO2 O2 O3 birinde bir oksijen fazla diğerinde bir oksijen az diğerinde bir ksijen fazla olma hali var yani bir oksijen atomu azlığı ve fazlalığı nasıl bu kadar dramatik fark meydana getirebilir bu aynen gözlerin az kayması halinde şaşılık meydana gelmesi gibidir zira gözler simetrik ve paraleldir ve dengededir bu durumlar aynı zamanda estetik ve güzelliğin de kanunlarıdır az bir kayma dramatik bir farklılık meydana getirir demek ki büyük bir denge vardır ki az değişiklik tamamen zıt bir mahiyet meydana getirir aynen suyun 1 derece de sıvı olması sıfır ve altında donmaya başlaması gibi veya dünya eksen eğikliğinin az değişmesi dünyanın konum hız büyüklüğünde az değişme olması veya kromozomlarda üreme hücrelerinde az değişikliğin korkunç ve büyük ölçüde zıt şeyler meydana getirmesi gibidir bir şey dengede ise az şey o dengeyi bozabilir bu kadar az değişiklik dengeyi bozduğuna göre denge hali kusursuz bir ilim idrak ve irade ile gerçekleşir bu fine tunning denilen akord ayarı gibidir bir bağlama telleri az gergin az gevşek olsa tamamen teneke sesi çıkar tecrübeli uzman bir bağlamacı o akord noktasını bulur ve dar alanda hasas ayar yapması tesadüfe verilemez. ancak dengenin bozulması tesadüfe verilebilir akord edilmiş sazın akordunu bozmak için tecrübe ilim istemez bir çocuk eline alır tıngır mıngır tellere dokunur ayar akord kaybolur gider kainatta ayar bozucu bu kadar serseri kuvvete rağmen hasas bir dengenin bozulmadan korunması kati suretle ilim irade kudret hikmet sahibini zorunlu kılar. *** kuantum hard deterministik materyalizmin kalıblarını yıkmış temelini tuz buz etmiştir zira elle tutulur madde molekül atom diye derin indikçe somut madde ve determinizm kayboluyor soyutluk ve belirsizlik artıyor yani makro alemde geçerli kurallar mikro alemde ve atom altı düzeyde çalışmıyor işe yaramıyor bambaşka quantumik kanunlar devreye giriyor artık tanecikli deterministik atom mantığı derine indikçe enerji dalga düzeyinde artan bir belirsizliğe doğru gidiyor ellerinde madde kymış gitmiş hala farkında değiller bu hava üzerine halı serip uyumaya benzer ki alaaddinin masalımsı dünyasında ancak geçerli olur ne hikmet ise masal uyurmayıda çok rahat şekilde dinlere uyarlarlar. Şubat 28, 2020 tarihinde nogodbutAllah tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
nogodbutAllah 0 Şubat 28, 2020 gönderildi Raporla Share Şubat 28, 2020 gönderildi 4 saat önce, okuyan yazdı: Tanrı var ise maddeye uygulanan nedensellik ancak ve ancak kuantum düzeyinde olmalıdır çünkü kuantum düzeyi hariç geleneksel fizik yasaları ihlal edilmeden olağanüstü bir üst varlığın maddeyle iletişiminden söz edilemez, geleneksel fizik yasaları ise ancak ve ancak kuantum düzeyinde geçersizdir. Bu gün yeni yeni yapılan araştırmalarla biliyoruz ki kuantum düzeyinde gerçekleşen olaylar net bir sebep sonuç ilişkisi olmadan gerçekleşiyor ve maddesel düzeyde de devasa etkiler yaratıyor. buna katılmak ile beraber 4 saat önce, okuyan yazdı: kuantum düzeyinde gerçekleşen olaylar net bir sebep sonuç ilişkisi olmadan gerçekleşiyor buna katılmak bana göre güç sebeb sonuç belirsizlik nedeni ile bilinemiyor daha sonraları bu sebeb sonuçta ortaya çıkarılıabilir bir şey maddeden uzaklaştıkça kuvveti nufuz etme gücü umumiliği hükmetme sahası genişliyor misal: rüzgar denizde gölde en fazla suyu dalgalandırır kıyıya çarptırır ancak su güneş nuru ile buharlaşıp bir nevi kesiften latife doğru bulut olursa bu sefer rüzgarın ona hakimiyeti artar o bulutu denizden karalara kıtalara kadar sürer götürür yayar yığar dağıtır yönlendirir güneş ışığı nuruda rüzgardan daha latif olduğu için ta uzaktan deniz okyanuslardaki suyu buharlaştırır göğe kaldırır burda maddi görünür bir temas yoktur misal röntgen ışınları bedenimize nufus eder kemiklerimizi gösterir veya mr bedenimiz kesif ancak ışınlar zarif ve latif olduğu için hakimiyet sahası artar islamda melekler nurdan şeytan veya cinler nardan yaratılmış aynı anda nurani azerailin bir çok kimsenin canını alması da güneşin aynı anda bir çok su kütlesinden buharlaşmayı ağlaması veya bitkiye hayvanı ısıtmasına benzetilebilir işte kanatimce kuantum düzeyi maddeden manaya bir nevi enerji dalga ışık foton gibi daha kütlesiz daha latif boyuta geçiş olduğu çin orda kanunlar farklılaşıyor yani denizde su donsa buz olsa rüzgar tesir etmez erise su olsa dalga meydana getirir bir nevi kuantum gibi buhar olsa yani daha küçük tanecikli yapı olsa rüzgarın buluta tesiri daha farklılaşır Link to post Sitelerde Paylaş
anibal 0 Şubat 28, 2020 gönderildi Raporla Share Şubat 28, 2020 gönderildi 9 hours ago, nogodbutAllah said: buna katılmak ile beraber buna katılmak bana göre güç sebeb sonuç belirsizlik nedeni ile bilinemiyor daha sonraları bu sebeb sonuçta ortaya çıkarılıabilir bir şey maddeden uzaklaştıkça kuvveti nufuz etme gücü umumiliği hükmetme sahası genişliyor misal: rüzgar denizde gölde en fazla suyu dalgalandırır kıyıya çarptırır ancak su güneş nuru ile buharlaşıp bir nevi kesiften latife doğru bulut olursa bu sefer rüzgarın ona hakimiyeti artar o bulutu denizden karalara kıtalara kadar sürer götürür yayar yığar dağıtır yönlendirir güneş ışığı nuruda rüzgardan daha latif olduğu için ta uzaktan deniz okyanuslardaki suyu buharlaştırır göğe kaldırır burda maddi görünür bir temas yoktur misal röntgen ışınları bedenimize nufus eder kemiklerimizi gösterir veya mr bedenimiz kesif ancak ışınlar zarif ve latif olduğu için hakimiyet sahası artar islamda melekler nurdan şeytan veya cinler nardan yaratılmış aynı anda nurani azerailin bir çok kimsenin canını alması da güneşin aynı anda bir çok su kütlesinden buharlaşmayı ağlaması veya bitkiye hayvanı ısıtmasına benzetilebilir işte kanatimce kuantum düzeyi maddeden manaya bir nevi enerji dalga ışık foton gibi daha kütlesiz daha latif boyuta geçiş olduğu çin orda kanunlar farklılaşıyor yani denizde su donsa buz olsa rüzgar tesir etmez erise su olsa dalga meydana getirir bir nevi kuantum gibi buhar olsa yani daha küçük tanecikli yapı olsa rüzgarın buluta tesiri daha farklılaşır Bu salak salak lafları eden kada,r azıcık fizik oku. Sonra da biraz kimya okursun, nasıl olur, nedne olurmuş öğrenirsin. Asıl soracağın soru şu. Nasıl olur da tanrı gibi bir her şeyi bilen şey, bu kadar saçma salak bir hemoglobin yapar, hem CO'yu tutup, hem O2 tutuyor? Bu nasıl salak, nasıl beceriksiz, nasıl akılsız bir tanrıdır ki, böyle saçma salak iş yapıyor olsun? Ha bunu derken, içinde yüzdüğün oksijeni taşımak için, yok nefes sistemi, yok akciğer, yok hemoglobin falan falan kasan bir sistem tasarlayacak nasıl salak, geri zekalı bir tanrıdır o, bunu soruyoruz aslen. Link to post Sitelerde Paylaş
nogodbutAllah 0 Mart 1, 2020 gönderildi Raporla Share Mart 1, 2020 gönderildi (düzenlendi) sayın dursun efendi iletişimin yolları bir değil belki bindir gözleri görmeyen kişiler parmakları ile kabartma harfleri okur öğrenir üniversite dahi bitirir işitmesi olmayanlar için işaret dili vardır parmaklar ile eller ile filan youtube ta bir filmi alın hızlandırın veya yavaşlatın sesin bozulduğunu göreceksiniz normal hıza ve frekansa getirildiğinde anlaşılabilir hale gelebiliyor "Nedir Ultra olan ses? Ultrasonik ses insan kulağının duymayacağı kadar yüksek ses frekanslarına denir. 20 kHZ üzeri ses frekansları bu kapsama girer. Aslında ultralığını onu duyamıyor oluşumuz veriyor. Peki ultrasonik ses ile normal duyduğumuz ses arasında ne fark var? Aslında pek bir fark yok. Temel fark bizim bu derece yüksek frekansları duyamıyor oluşumuz ve frekansı yüksek olan seslerin çok daha fazla yol alabilmesi.Belirtmeden edemiyeceğim, bir çok hayvan bazı ultrasonik duyabilir. Mesela köpekler , kuşlar , kediler . Yüksek frekanslı sinyaller düşük frekanslı sinyallerden daha fazla yol kateder. Aslında bu sadece ultrasonik sesler için geçerli değil, elektromanyetik dalgalar içinde geçerli. Bir arının su üzerinde kanat çırparken oluşturduğu o küçük ve sık dalgaların nasılda suda yol aldığını görürsünüz. Minicik bir arının o denli dalgaları o minicik genliğe rağmen uzaklara ulaştırmasının temelinde yüksek frekanslı titreşimler yatıyor. 20 kHZ üstü ses tam olarak ne demek? Sesin şiddetinden ziyade frekansı 20kHZ olan, saniyede 20.000 defa veya üzeri titreşen seslerdir. İnsan sesi yaklaşık 3 kHZ ile 6 kHZ arasındadır. Bu bilgi ile bir kıyas yapabilirsiniz." *** insan kulağının duyacağı ses frekans aralığı bellidir ancak misal köpek insanın duyamadığı sesleri duyabilir şimdi inkar mı edeceğiz duyamadığımız frekans ve sesleri insan gözünün algılayabildiği ışık dalga boyu bellidir geceleyin gören hayvanlar vardır teknolojik kameralar vardır her şeyi kendimize kıyaslarsak yanılırız karıncalar arılar vb hayvanlarda askeriye gibi nizami tertipli düzenli bir yaşam olduğu kesindir arılarda ve karıncalarda iletişimin nasıl meydana geldiğini gösteren değişik ilmi çalışmalar mevcuttur ve hayli şaşırtıcıdır ** "Sadece sağ yanağındaki bir kası hareket ettirebilen Stephen Hawking nasıl konuşuyordu? Sadece sağ yanağını kullanıyordu Motor nöronların zamanla yüzde seksenini öldürerek sinir sistemini felç eden; ancak beynin zihinsel faaliyetlerine dokunmayan bu hastalık, Hawking'i tekerlekli sandalyede yaşamaya mahkum etti. Bu hastalık Hawking'in sadece sağ yanağını kullanmasını mümkün kıldı. Teknolojik yenilikleriyle bilinen Intel, 1977'den beri Hawking’in konuşmasını sağlayan bilgisayar sisteminin geliştirilmesi için uğraştı. İmleçle vurguladığı tuşu ya da seçeneği belirliyordu Hawking, vücudunda tek hareket ettirebildiği yeri olan sağ yanağını kullanarak bilgisayar aracılığıyla iletişim kuruyor. Yanağını oynatan Hawking, kızılötesi sensörü harekete geçiriyor. Buna bağlı olarak hareket eden imleç o anda vurguladığı tuşu ya da seçeneği belirliyor. Hawking’in tekerlekli sandalyesine monte edilmiş ekrana gönderdiği bu yazılar ses sentezleme çalışmasıyla insan sesi şeklinde hoparlörden duyuluyor. Ekranda bulunan program yanağındaki kas aracılığıyla yazılan yazıları seslendirmeye yarıyor. Hawking bu sayede konferans bile veriyordu. " ** hayvanlardaki bebeklerdeki balıklardaki sesle iletişimin bir şifresi vardır bir mantığı vardır yazı veya sesi kripte edersek duysan bile anlamazsın ancak dekripte edilip çözülmesi gerekir ingilizcen yoksa ingilizin sesinide duysan anlamazın veya kelimeleri tersten okuyan biri böyle konuşsa zor çözersin arının karıncanın dilini emin ol hakiki ilim adamları çözecektir yani karıncanın dili öğretilmiş olan hz süleyman karıncanın dilini kendi diline çevirmiş hakiki manada karıncaların harf grammer ile konuştuğunu sanmam belki frekans farklılığı ile ses düzeyleri harf yerine geçer ondan anlaşır yani misal belli notada bestelenmiş bir şarkı söylendiğinde kulak duyduğunda notaları bilmez o daha detayli o sahanın ilmini gerektiren bir şey hiç arapça bilmeden kaset lerden Kur'anı süreleri ezberleyip hafız olanlar var ne yani harf ve grammer mi bildiler veya yeni doğan çocuk annesinden dili grammer ile mi öğrenir hayır fıtri bir mekanizma ile yani duyarak öğrenir az daha geniş açı ile bakalım hemen her şeyi inkar etmek aklı başında insan oğluna yakışmaz. *** nasıl her insanın parmak ses yürüyüş retina dizilişi farklı ise hayvankarda da bu dizge vardır misal bal arısı ile eşek arısının vızıldaması farklıdır eşek ile atın sesi kuzu ile keçinin sesi inek ile sineğin sesi kendine hastır bu kadar türe ait bir imza ve damga gibi olan seslerin sadece o türce bilindiği iletişimin bunun üzerinde olduğu açıktır balıkların belli frekanslarda seslerle haberleştikleri söylenir yani ses te kromozom sayısı fiziksel görünüşü üreme sistemi gibi bir sistemdir ve bu sistemin ürettiği ses asla boşuna değildir. Mart 1, 2020 tarihinde nogodbutAllah tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
kirec 0 Mart 1, 2020 gönderildi Raporla Share Mart 1, 2020 gönderildi İnsanların düşüncelerine etki ederek müdahale etse pek anlaşılmaz gibi geliyor... Yani tanrının tesbit edilemeyen müdahalesi böyle olabilir... Niye böyle yazdım şimdi ben... Kendi düşüncem mi yoksa bir şekilde tanrı bunu bana böyle düşündürttü mü ben bile anlamayabilirim... Link to post Sitelerde Paylaş
Smile Buddha 0 Mart 1, 2020 gönderildi Raporla Share Mart 1, 2020 gönderildi (düzenlendi) On 28.02.2020 at 17:20, nogodbutAllah yazdı: buna katılmak ile beraber buna katılmak bana göre güç sebeb sonuç belirsizlik nedeni ile bilinemiyor daha sonraları bu sebeb sonuçta ortaya çıkarılıabilir bir şey maddeden uzaklaştıkça kuvveti nufuz etme gücü umumiliği hükmetme sahası genişliyor misal: rüzgar denizde gölde en fazla suyu dalgalandırır kıyıya çarptırır ancak su güneş nuru ile buharlaşıp bir nevi kesiften latife doğru bulut olursa bu sefer rüzgarın ona hakimiyeti artar o bulutu denizden karalara kıtalara kadar sürer götürür yayar yığar dağıtır yönlendirir güneş ışığı nuruda rüzgardan daha latif olduğu için ta uzaktan deniz okyanuslardaki suyu buharlaştırır göğe kaldırır burda maddi görünür bir temas yoktur fotonlar ölçülebilir.ölçüm varsa etkileşim vardır. Alıntı misal röntgen ışınları bedenimize nufus eder kemiklerimizi gösterir veya mr bedenimiz kesif ancak ışınlar zarif ve latif olduğu için hakimiyet sahası artar islamda melekler nurdan şeytan veya cinler nardan yaratılmış aynı anda nurani azerailin bir çok kimsenin canını alması da güneşin aynı anda bir çok su kütlesinden buharlaşmayı ağlaması veya bitkiye hayvanı ısıtmasına benzetilebilir cinler melekler şeytanlar vb şeyler ölçülemezler. Ölçmek etkilemek demektir.ölçülemeyen şeyler azrail vb şeyler can alamazlar. azrailin can almasını güneşin bitkileri canlıları ısıtmasına benzetmezsin. Alıntı işte kanatimce kuantum düzeyi maddeden manaya bir nevi enerji dalga ışık foton gibi daha kütlesiz daha latif boyuta geçiş olduğu çin orda kanunlar farklılaşıyor yani denizde su donsa buz olsa rüzgar tesir etmez erise su olsa dalga meydana getirir bir nevi kuantum gibi buhar olsa yani daha küçük tanecikli yapı olsa rüzgarın buluta tesiri daha farklılaşır Mart 1, 2020 tarihinde mirasyedi tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
bayşapka 0 Mart 2, 2020 gönderildi Raporla Share Mart 2, 2020 gönderildi On 28.02.2020 at 16:12, nogodbutAllah said: bu kadar yaygın hayati moleküllerde ufak değşiklikler dramatik şekilde fayda yerine zarara dönüşebilmesi bu moleküllerin ilim ve hikmet ile yaratıldığına kati delildir. Her şeyin merkezinde kendinin olduğunu sanmak gibi bir budalalığa düşmen neyin delili? Link to post Sitelerde Paylaş
kavak 0 Mart 2, 2020 gönderildi Raporla Share Mart 2, 2020 gönderildi (düzenlendi) On 01.03.2020 at 10:17, nogodbutAllah yazdı: eşek ile atın sesi kuzu ile keçinin sesi inek ile sineğin sesi kendine hastır Çok saçmalıyorsun ancak burada haklısın bence... Çünkü eşeğin sesi harbiden bambaşkadır ki, kitapların kitabında kendine yer bile bulmuştur! Şimdi birazdan yok mecazdı falandı filandı dersen, darılırım ha! Mart 2, 2020 tarihinde kavak tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
akılsızşuursuzatom 0 Eylül 13, 2020 gönderildi Yazar Raporla Share Eylül 13, 2020 gönderildi Allahın evreni yönetmesi ve müdahale etmesi şuna benzetilebilir: bir şey kesif oldukça iş yapma derecesi düşer mesela bir marangoz keşif bir varlıktır aynı anda fazla iş yapamaz ama güneş latif bir varlıktır aynı anda birçok yeri aydınlatır.örneğin; maddenin hızı ve konumu aynı anda ölçülemez bu da madde latif hale geldikçe iş yapma gücünü artırdığını gösterir.Son olarak yer çekimi latiftir ama etkileme gücü hi hayli vardır. Aynen öyle de Allah latif bir varlık olduğu için evreni yönetip kudretiyle müdahaleler edebilmektedir. Link to post Sitelerde Paylaş
Smile Buddha 0 Eylül 13, 2020 gönderildi Raporla Share Eylül 13, 2020 gönderildi 24 dakika önce, akılsızşuursuzatom yazdı: Allahın evreni yönetmesi ve müdahale etmesi şuna benzetilebilir: bir şey kesif oldukça iş yapma derecesi düşer mesela bir marangoz keşif bir varlıktır aynı anda fazla iş yapamaz ama güneş latif bir varlıktır aynı anda birçok yeri aydınlatır.örneğin; maddenin hızı ve konumu aynı anda ölçülemez bu da madde latif hale geldikçe iş yapma gücünü artırdığını gösterir.Son olarak yer çekimi latiftir ama etkileme gücü hi hayli vardır. Aynen öyle de Allah latif bir varlık olduğu için evreni yönetip kudretiyle müdahaleler edebilmektedir. ölçülemeyen gözlemlenemeyen bir varlık nasıl müdahele edecek? ölçüm yoksa müdahele yoktur. yerçekimi mesela gravimetre ile ölçülüyor. Ölçülmeseydi hiçbir şeyi etkileyemezdi. Link to post Sitelerde Paylaş
akılsızşuursuzatom 0 Eylül 13, 2020 gönderildi Yazar Raporla Share Eylül 13, 2020 gönderildi 7 saat önce, Smile Buddha yazdı: ölçülemeyen gözlemlenemeyen bir varlık nasıl müdahele edecek? ölçüm yoksa müdahele yoktur. yerçekimi mesela gravimetre ile ölçülüyor. Ölçülmeseydi hiçbir şeyi etkileyemezdi. Peki bir atomun buradaki davranışı ile evrenin başka noktasındaki davranışına olan inancımız daha hiç görmediğimiz yerler ile ilgili bilimsel inancimiz aslında evrende kurallılık ve düzeni göstermez mi? Yani kaos teorisi falan diyorlar zaten atomların davranışı mı değişiyor orada sadece mesele karmaşık hale geliyor ama biz bilim yaparken bile atomların her yerde aynı davranacağına inanıyor ve ona göre bilim yapıyoruz düzen olmayan yerde nasıl bilim yapabiliriz ki ayriyetten? Link to post Sitelerde Paylaş
bayşapka 0 Eylül 13, 2020 gönderildi Raporla Share Eylül 13, 2020 gönderildi 57 minutes ago, akılsızşuursuzatom said: Peki bir atomun buradaki davranışı ile evrenin başka noktasındaki davranışına olan inancımız daha hiç görmediğimiz yerler ile ilgili bilimsel inancimiz aslında evrende kurallılık ve düzeni göstermez mi? Yani kaos teorisi falan diyorlar zaten atomların davranışı mı değişiyor orada sadece mesele karmaşık hale geliyor ama biz bilim yaparken bile atomların her yerde aynı davranacağına inanıyor ve ona göre bilim yapıyoruz düzen olmayan yerde nasıl bilim yapabiliriz ki ayriyetten? Suyun içine oturduğu kabın şeklini alması için bir şekil vericinin onu kabın şeklinde tutması gerektiğine itiraz etmeyenler bu inançlarını ancak birbirlerini tekerrür yoluyla telkin edip kandırarak sürdürebiliyor. İşte bunlara nurcu diyoruz. Link to post Sitelerde Paylaş
akılsızşuursuzatom 0 Eylül 13, 2020 gönderildi Yazar Raporla Share Eylül 13, 2020 gönderildi 2 saat önce, bayşapka yazdı: Suyun içine oturduğu kabın şeklini alması için bir şekil vericinin onu kabın şeklinde tutması gerektiğine itiraz etmeyenler bu inançlarını ancak birbirlerini tekerrür yoluyla telkin edip kandırarak sürdürebiliyor. İşte bunlara nurcu diyoruz. Suya şekil veren evrendeki kurallı davranıştır işte kurala aykırı davranmıyor ki zaten bu yüzden düzen var diyoruz.Kara delikteki çekim olayı da düzendir çünkü kurallılik vardır.Kuantumda ki olasılıksal durumlarda kurallidir.Orada iş karmaşık oluyor determinist kurallar olmasa bile istaristiki yasalarla iş yine düzen göstergesi. Link to post Sitelerde Paylaş
Smile Buddha 0 Eylül 13, 2020 gönderildi Raporla Share Eylül 13, 2020 gönderildi 3 saat önce, akılsızşuursuzatom yazdı: Peki bir atomun buradaki davranışı ile evrenin başka noktasındaki davranışına olan inancımız daha hiç görmediğimiz yerler ile ilgili bilimsel inancimiz aslında evrende kurallılık ve düzeni göstermez mi? Yani kaos teorisi falan diyorlar zaten atomların davranışı mı değişiyor orada sadece mesele karmaşık hale geliyor ama biz bilim yaparken bile atomların her yerde aynı davranacağına inanıyor ve ona göre bilim yapıyoruz düzen olmayan yerde nasıl bilim yapabiliriz ki ayriyetten? itiraz ettiğim şey düzen kurallılık değil ki. Konu başlığı ne? Allah maddeye nasıl bir nedensellik uyguluyor? ALLAH'ı açıklamak için yerçekimini güneşi örnek verdin. Allah yerçekimi gibi ölçülebiliyor mu?Allah'ın konumunu hızını sormuyorum. Link to post Sitelerde Paylaş
akılsızşuursuzatom 0 Eylül 13, 2020 gönderildi Yazar Raporla Share Eylül 13, 2020 gönderildi 57 dakika önce, Smile Buddha yazdı: itiraz ettiğim şey düzen kurallılık değil ki. Konu başlığı ne? Allah maddeye nasıl bir nedensellik uyguluyor? ALLAH'ı açıklamak için yerçekimini güneşi örnek verdin. Allah yerçekimi gibi ölçülebiliyor mu?Allah'ın konumunu hızını sormuyorum. Tamam işte konuyu buraya çektim orada hata yaptım örnekleme olarak bu daha bariz bir konu en azından Link to post Sitelerde Paylaş
bayşapka 0 Aralık 3, 2020 gönderildi Raporla Share Aralık 3, 2020 gönderildi (düzenlendi) On 13.09.2020 at 22:27, akılsızşuursuzatom said: Suya şekil veren evrendeki kurallı davranıştır işte kurala aykırı davranmıyor ki zaten bu yüzden düzen var diyoruz.Kara delikteki çekim olayı da düzendir çünkü kurallılik vardır.Kuantumda ki olasılıksal durumlarda kurallidir.Orada iş karmaşık oluyor determinist kurallar olmasa bile istaristiki yasalarla iş yine düzen göstergesi. Suya şekil veren şey, maddelerin biraraya geldiklerinde birbirlerine karşı oluşturdukları tepkimeler. Bunun adına emerjans deniyor, ve bunun olması için birilerinin sihirli değnek sallamasına gerek kalmıyor. Bilimsel açıdan bakarsak; nasıl davranacağını öngörebildiğin sistemler birinin onu o şekile sokma iradesi yoluyla yönlendirilme özelliklerini yitirmiş olur. Sen topa vurunca top yerinde kalıp ayağın kırıldığı zaman dersin ki o zaman topu kontrol eden bir güç var. Böyle birşey görmüyoruz. Her seferinde tam aksini görüyoruz. Sence mucizeler neden sadece masallarda var? Aralık 3, 2020 tarihinde bayşapka tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Recommended Posts