Jump to content

Nerden: Kurtuluş savaşı bir DESTAN değil MASALDIR.


Recommended Posts

Bu günü bir yere not düşün.. Karun kedi olalı miyav demeyi becermiş bu defa..

Yavuz Sivastopol'u topa tutarken, osmanlının haritası nasıldı acaba, hiç açıp baktınız mı? Osmanlı bitmişti, tükenmişti.. Elindeki tek şans, ki şans denebilirse, Almayan ile birlikte savaş girip, Almanların kazanmasını ummaktı ki, ancak böylece elinde kalana sahip kalabilecekti..

onuda yüzüne gözüne bulaştırdı zaten beceriksizler,onun yüzünden ülkeyi kalkındırmak zorunda kaldık o kadar yıl,boşu boşuna zaman kaybettik.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 615
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

alla pohpohlayacağına bilgin varsa niye birşeyler söylemiyorsun ? madem gavs çok haklı,söyle birşeyler,hemen konuyu okuyup fikrin mi değişti ? demek önceden fikrin vardı,terbiyesiz,gavsa ne cevap verecez verildi zaten.

küfür tuzağı evet biz şeytana tapıyoruz burada topluca,

alla söyle korusun seni,

aura kalkanı yapsın,

allah senin gibileri davul etsin,top etsin

Allah'ü Ekber

Konu Hakkında Yorum Yapan bilgili arkadaşlar varken benim araya giripte ortalığı bulandırmam doğru olmaz

Sen bana yobaz ve bilgisiz derken aynaya bakarsan kimin daha zavallı olduğunu göreceksin

Allah Seni islah etsin

Amin

Link to post
Sitelerde Paylaş
Allah'ü Ekber

Konu Hakkında Yorum Yapan bilgili arkadaşlar varken benim araya giripte ortalığı bulandırmam doğru olmaz

Sen bana yobaz ve bilgisiz derken aynaya bakarsan kimin daha zavallı olduğunu göreceksin

Allah Seni islah etsin

Amin

küçük emrah seni

emrah koş :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş
Vikipedi, özgür ansiklopedi

Sevr Antlaşması (Fransızca: Le traité de Sévres) , I. Dünya Savaşı sonrasında İtilâf Devletleri ile Osmanlı Devleti arasında 10 Ağustos 1920'de imzalanan barış antlaşmasıdır. İtilaf Devletleri ile Osmanlı arasındaki savaş hali 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması ile sona ermiştir.

Sevr Antlaşması adını, son müzakerelerin ve imza töreninin gerçekleştiği Paris'in Sevr banliyösünden alır.Yunanistan dışında hiçbir devlet tarafından kabul edilmediği için yürürlüğe girmemiştir, bu sebeple "ölü antlaşma" olarak bilinir.

gavsın verdiği kaynak türkçe wikipedia. Buyrun linkide burada http://tr.wikipedia.org/wiki/Sevr_Anlaşması

Evet efendim. Türkçe wikipediada bol bol asılız bilgi, yalan dolan yazarlar olduğunu daha önceden de değinmiştim. Bu yüzden gavsın alıntıladığı wikipedia türkçe yazısını okudum. Özellikle gavsın alıntıladığı yer için dayandığı kaynağa bakayım dedim. Tabi bulamadım. Birileri direk yazıp, kaynaksız olarak Türkçe wikipedia'ya atmış yazıyı. Yani neye dayanarak yazdığı belli değil.

Nys efendim. Yazıyı okumaya devam ederken "Bakiim hangi kısımlara kaynak verilmiş" diye şöyle bir taradım yazıyı. Koskoca yazıda sadece bir(1) kısma kaynak gösterilmiş o kısım da şu:

Antlaşmanın yürürlüğe girmesi için önce Meclis-i Mebusan'ın antlaşmayı görüşüp kabul etmesi, sonra da imzalamak üzere Vahdettin'e göndermesi gerekiyordu. Fakat antlaşma imzalandığı tarihte Meclis-i Mebusan kapalı olduğundan antlaşma mecliste görüşülemedi ve padişahın önüne gelmedi.[1] Dolayısıyla antlaşma hiçbir zaman yürürlüğe girmedi.

Evet koskoca yazıda kaynak gösterilen tek parça bu. Peki bu kısıma kaynak gösterilen site hangisi? Zaman gazetesinin pazar ekinde geçen bir yazı:) Evet yazıda belirtilen tek kaynak bu.

Mesela bende bir yazı yazıp kaynak olarakta milliyetin "Uçan adam" haberini kaynak göstererek, levitasyon yazısı yazabilirim.

Yani kısacası yazının hiçbir değeri yok. Kaynak gösterilmeden özensizce hazırlanmış bir yazı.

Nys efendim. Sonra ingilizce wikipedia da "Treaty of Sevr" maddesine baktım. Hemen her maddesine kaynak gösterilmiş. Kaynaklarda Times dergisi; Ohio Universitesi, Brigham Üniversitesi, vs gibi bir çok üniversitenin araştırmaları kaynak gösterilmiş. Fakat ne ölü anlaşma olarak bilinmesi, ne de sadece Yunanistanın anlaşmayı imzalaması gibi bir şeye değinilmemiş. Hatta tam aksine yunanistanın sevr sınırlarını kabul etmediği yazıyor. Kaynakta Yunanistan Dışişleri Bakanlığının arşivleri. Postanın pazar eki değil yani. İngilizce wiki linkinide verelim: http://en.wikipedia.org/wiki/Treaty_of_Sèvres

İşin özü artık direnmeyiniz. Zamanın pazar eki ve kaynaksız yazılar, sizleri yalanlıyor. Kurtuluş savaşı hiç olmadı, ABD aya hiç ayak basmadı, dünyayı siyonistler yönetiyor. Bunları artık kabul etmeniz gerek değerli ateist kardeşlerim. Evrim teorisi gibi yavaş yavaş çöküyoruz.

tarihinde CherokeKd tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Allah'ü Ekber

Konu Hakkında Yorum Yapan bilgili arkadaşlar varken benim araya giripte ortalığı bulandırmam doğru olmaz

Sen bana yobaz ve bilgisiz derken aynaya bakarsan kimin daha zavallı olduğunu göreceksin

Allah Seni islah etsin

Amin

Müslüman olabilirsin, ateist olabilirsin, taşa toprağa tapabilirsin.Bunlar önemli ayrıntılar değil.Önemli olan bu milletin refahı içinmi dşünüyorsun, sorun bu.

Senin amacın ve misyonun ne ?

Belirtki ona göre yazalım, ortaya sürebildiğin bir düşünce yok.Bu tür konular kişisel inançla değil milletin menfaatleriyle sorgulanır.Eğer ki bunnu yapmayıp millletin menfaatlerini fada ediyorsan hainsindir.

Müslüman görünüşlü karaim yahudilerinin düşüncelerini tekrarlamaktan vazgeç.Bunların ne islamla alakası var nede milletle.Şuan müslüman gördüğün karılarının kafası sarılı tiplerin hepsi kırım göçmeni müslüman kimlikli yahudilerdir.peki bu ülkeye ne vermişlerdir.500 milyar dolar borç.peki bu ülke bu kendine müslümanın diyen tiplerce kime peşkeş çekilmiştir, yahudilere.

islamiyet bitmiştir.islamiyet Judaize olmuş iliklerine kadar yahudilere hizmet eden bir din haline gelmiştir. Dinler tarihii bilsen buınuda bilirdin.Fakat beyin çürümesi kötü.

Link to post
Sitelerde Paylaş
(...)

Nys efendim. Yazıyı okumaya devam ederken "Bakiim hangi kısımlara kaynak verilmiş" diye şöyle bir taradım yazıyı. Koskoca yazıda sadece bir(1) kısma kaynak gösterilmiş o kısım da şu:

(...)

Evet koskoca yazıda kaynak gösterilen tek parça bu. Peki bu kısıma kaynak gösterilen site hangisi? Zaman gazetesinin pazar ekinde geçen bir yazı:) Evet yazıda belirtilen tek kaynak bu.

Mesela bende bir yazı yazıp kaynak olarakta milliyetin "Uçan adam" haberini kaynak göstererek, levitasyon yazısı yazabilirim.

(...)

he he he...

gene sağlam iş çıkarmışsın, eline sağlık toktor namzeti kardeşim. :)

türkçe wiki'nin katedilecek çok yolu var anlaşılan.

Bu maddenin veya maddenin bir bölümünün gelişebilmesi için konuda uzman kişilere gereksinim duyulmaktadır.

Ayrıntılar için maddenin tartışma sayfasına lütfen bakınız.

bu başlık için yazının başındaki bu ikaz yeterli değil aslında.

bu da maddenin tartışma sayfasının linki:

http://tr.wikipedia.org/wiki/Tart%C4%B1%C5...%C5%9Fmas%C4%B1

wikipedia her ne kadar dahice bir proje olsa da böyle olumsuz tarafları da var.

getirisinin götürüsünden çok daha büyük olduğunu düşünüyorum.

referans saydığımız bilginin kaynağını kontrol etmeyi alışkanlık haline getirirsek

birilerinin böyle atmasyon yazılarla milleti keklemesi güçleşecektir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Geçenlerde bir başka şeriatçı arkadaş "Kurtuluş Savaşı'na ne gerek vardı,İngiliz Mandasında ne güzel yaşardık,Atatürk boş yere babalarımızı savaştırıp öldürdü" falan diyordu,şimdi bir başkası çıkmış bu savaş hiç yapılmadı diyor.Amaç sırf kötülemek,çamur atmak.

Zaman gazetesinin pazar ekinden alıntılarla tarih yazmakta iyi fikirmiş :).Zaman çok güvendiğimiz bir kaynaktır cidden.Mahalle hocalarının üfürükleriyle tarih yazıyor adamlar

Link to post
Sitelerde Paylaş
ama işler sizin atalarınızın umduğu gibi gitmemiştir... kazanan taraf olacağız derken.. yelkenlerini suya indiren taraf olmuşsunuzdur..

üstelik bu yağmadna pay almak için onca bir dünyadan haber yaşayan halkı, vatan, millet naralarıyla savaşta heba etmişsinizdir.. onca insanın ölmesine sebbep olmuşsunuzdur.. ama bide bunu marifet miş gibi çanakeleyi geçirtmedik diyede övünürsünüz....

Şşşşt, sesinizi çıkarmayın, Gavs'ım cezbeye gelmiş! Şşşşşşt!

Bunun adı "Cem Sendromu"dur... Bakın anlatayım.

Bizim okulda bir Cem vardı. Hayatta kitapla mitapla işi olmadığı gibi bütün hayatı futbol, arabalar, cadde ve hatunlardı.

Davinci Code'un yeni yayımlandığı dönemde, asıldığı bir asistanın elinde "The Davinci Code"'u görünce koşup kitabevine almıştı bu kitabı. Cem ders aralarında bile kitap okuyordu. Herkes neler oluyor bu çocuğa demeye başlamış ve gözlerini bu olayın müsebbibi olduğumu düşündükleri için bana çevirmişlerdi. Herkes beni suçluyor ve bana şarlıyordu. N'aptın Cem'imize, O sınıfımızın neşesi, Demirbaş Şarl'ıydı falan diyorlardı. "Dağılın lan kevaşeler" diye kalabalığı yarıp çıkıyordum bu kuşatmadan. Ama içten içe Cem'e de bileniyordum beni böyle bir durumda bıraktığı için. Kim nereden bilsin asistana yazmak için kitap okuduğunu!

Ancak zamanla işler değişti. Cem kitabın sayfalarıın çevirdikçe kendinde gizli kalmış yerleri keşfediyordu. Bir duruldu bir derinleşti anlatamam.

Sonra bu Cem, her gün değişik değişik masallar anlatmaya başladı. "Oğlum Cem yapma etme, bir kitap okumayla her şeyi bilir hale gelemezsin" dediysem de dinletemedim, dinletemeyeceğimi anlayınca da fazla üstelemedim.

Kitap bitmeye yakın Cem'in hareketleri hepten değşimeye başlamıştı. Böyle bir ekabir pozları kesmeler, derin içe çekilmeler falan! Günlerden bir gün dersin ortasında kapı çaldı. Gelen ulu bilge Cem idi. Kozasından çıkmıştı. Artık yüzüne öyle bir ifade ve huşu çökmüştü ki o türden bir ifadeyi yakalayabilmek için gidip Tibet'te veya Hindistan'da 7 yıl çile doldurmak gerekirdi. Ve ben, kadim tilki Fuzuli, Cem'in hayatında ilk defa hele bu hacimde bir kitabı bitirdiğini şıpp diye anlamıştım. Cem lavuğunun gözleri kan çanağında dönmüştü, belli ki kitabı bitirebilmek için gece hiç uyumamıştı.

Hocadan müsade istedi, ağır adımlarla içeri girdi. Herkesin gözü Cem'in üstündeydi. Kılığı kıyafeti değişmiş, saçlarını bilem taramamıştı. Geldi her zaman ki gibi yanımdaki sıraya oturdu. Derin bir sessizlik oldu. Cem hocaya ve etrafına donuk gözlerle bakıyordu. Bir yandan da konuya girmek için sual sormamı bekliyordu. "Ne oldu lan" dedim, "ne bu hal?". Durdu, bana doğru eğildi ve fısıltıyla "Baba" dedi, "Şifreyi kırdım".

Başladı Fibonacci sayı dizisini anlatmaya. Anlattı da anlattı. Ona göre ben ve kendisi bilgeydik, geri kalanlar zevzekti. Onlar, zor sorulardan ve halli güç sorunlardan kaçıyorlardı. Hayatta hiç bir amacı olmayan sadece mide ve şeylerini düşüşnen iğrenç insanlardı. Soyluluk her şeyden evvel disiplin ve etik insanı olmakla mümkündü. Gerçek insan acılarından doğacaktı.

Daha afzla tahammül edemedim, tuttum ensesine bir tane şaplak indirdim. "Nasipsiz" dedim, "dalgana bak tırto. Fibonacci'nin kendisi bile bu diziyi keşfedince senin kadar modunu yükseltememiştir. Tafran kime maslahat! Sen cadde ve hatun işlerine geri dön olum" dedim, lavuğa el verdim. Gözleri ışıldadı. "Harbiden baba ya" dedi. Ait olduğu topraklara dönmüş olduğu için yeni (aslında eski) yerini hiç yadısımadı. O "derin" günleri geride kalmıştı artık. O dönem, hayatındaki bir kısa devreydi sadece. Cem'i yeniden topluma kazandırmanın verdiği rahatlıkla dersi dinlemeye koyuldum.

Bırakın kafasına göre takılsın, kafasını yaşasın Gavs'ım.

Bir gün ensesine bir şaplak atıp onu uyandıracak birisi bulunur inşallah.

Kafası güzel olmasa şu sözleri edebilir mi:

HELE ŞU YALAN YOK MU; SEVR ANTLAŞMASI İLE TÜRKİYEYİ İTİLAF DEVLETLERİNİN PARAMPARÇA ETMEK İSTEDİĞİ AMA TÜRKİYE HALKININ KURTULUŞ SAVAŞIYLA BUNU HALT ETTİĞİ .....

OYSAKİ SEVR ANLTLAŞMASI YUNANİSTAN DIŞINDA HİÇ BİR İTİLAF DEVLETİNİN PARLEMONTOSUNDA ONAYLANIP KABUL GÖRMEMİŞTİR.... fransa, italya, ingilterenin bizzat kendi parlemontoları bu antlaşmayı ret etmiştir..

sadece bir yunaistan parlemontosu bu antlaşmayı kabul edip.. türkiyeye asker çıkarmıştır... ama onlarda yanlız kalıp, diğer itilaf devletlerinden destek bulamadıkları için.. geldikleri gibi geri çekilmek zorunda kalmışlardır...

Gitmiş bir yerden Sevr'in sadece Yunanlılar tarafından kabul edilmiş ve hayata geçmemiş bir antlaşma olduğunu öğrenmiş, M. Kemal Paşa'nın, aksi iddia bile edilemez bir biçimde açığını bulmuş olduğunu düşünerek ve bu düşünce ile vecde gelerek bunları kaleme almış.

Şu safhada uyandırmak kalıcı rahatsızlıklara neden olur. Bırakın bir süre şu garibi kendi haline. Zaman otar onu.

tarihinde Fuzûlî tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bu yazı; milliyetçiliği ile övünen, türklüğünü destanlaştırıranlara bir duyurudur..

Yalan tarihin yalan hayatları.

batının türkiyeyi parçalamak istediği ve türkiyenin ise kurtuluş savaşıyla batının elinden kurtularak bağımsızlığını ilan ettiği en büyüğünden bir yalandır....

önce şu ayrıntıyı bilinki, 1. dünya savaşı türkiye ile batı arasında yaşanmamıştır.. batılı devletlerin kendi arasında yaşanmıştır.. bu savaşta kimse şu osmanlı topraklarını yiyelim diye osmanlıya savaş açmamıştır..

bilakis sizin atalarınız bu savaşı almanyanın kazanacağına inandığı almanyaya taptığı ve çoğu alman hayranı olduğu için..

bizde almanyanın yanında savaşa girip bu yağmadan kendi payımıza düşeni alalım demişlerdir....

ama işler sizin atalarınızın umduğu gibi gitmemiştir... kazanan taraf olacağız derken.. yelkenlerini suya indiren taraf olmuşsunuzdur..

üstelik bu yağmadna pay almak için onca bir dünyadan haber yaşayan halkı, vatan, millet naralarıyla savaşta heba etmişsinizdir.. onca insanın ölmesine sebbep olmuşsunuzdur.. ama bide bunu marifet miş gibi çanakeleyi geçirtmedik diyede övünürsünüz....

oysaki sizin atalarıınız bu halkı savaşa sokmasaydı.. zaten kimsenin çanakeleye gireceği yoktu.. kendiniz ettiniz kendiniz buldunuz ne ala....

ayrıca 1.dünya savaşından sonra itilaf devletleri, savaşı kaybeden ittifak devletlerinde hangisini tümde yok etmek istedilerki... türkiyeyide tümden parçalayıp ortadan kaldırmak istemiş olalar.... söyleyin.. itilaf devletleri almanyaya, bulgaristana, avusturya ve macar imparatorluğuna ne yaptıki.. sizin osmanlı devletinize ne yapmak istemiş olalar..

elbette savaşı kaybeden taraflarda, çözülmeler, dağılmalar olacak.. bu yenilginin kaçınılmaz sonucu değil mi??

savaşı kaybeden taraflar bu yenilginin bedelini ödemişlerdir....

HELE ŞU YALAN YOK MU; SEVR ANTLAŞMASI İLE TÜRKİYEYİ İTİLAF DEVLETLERİNİN PARAMPARÇA ETMEK İSTEDİĞİ AMA TÜRKİYE HALKININ KURTULUŞ SAVAŞIYLA BUNU HALT ETTİĞİ .....

OYSAKİ SEVR ANLTLAŞMASI YUNANİSTAN DIŞINDA HİÇ BİR İTİLAF DEVLETİNİN PARLEMONTOSUNDA ONAYLANIP KABUL GÖRMEMİŞTİR.... fransa, italya, ingilterenin bizzat kendi parlemontoları bu antlaşmayı ret etmiştir..

sadece bir yunaistan parlemontosu bu antlaşmayı kabul edip.. türkiyeye asker çıkarmıştır... ama onlarda yanlız kalıp, diğer itilaf devletlerinden destek bulamadıkları için.. geldikleri gibi geri çekilmek zorunda kalmışlardır...

yoksa itilaf devletleri, osmanlının yanında, almanyayı, avusturya macaristan impratorluğunu, bulgaristanı hep birlikte devirmiş..

isteseler tek başına bir türkiyeyimi paramparça edemeyeceklerdi????

adamlar zaten savaştan yorulmuş.. onca sömürgeleri var.. her yere yetişmelerine imkan yok..

Neyse sözü fazla uzatmayacam, konuyu samimii şekilde merak eden..sadece türk iktidarları tarafından yazılan tarihi okumazda.. gidip bir çok farklı tarihi kaynağa bakar..

sözün özü şu ki; KURTULUŞ SAVAŞI DİYE DESTANLAŞTIRILACAK KADAR BİR SAVAŞ YAŞANMAMIŞTIR.. GERÇEKTE ORTADA BATILI DEVLETLERE KARŞI KAZANILMIŞ BİR BAĞIMSIZLIK OLMAYIP... ÜLKE İÇİNDE İKTİDAR EL DEĞİŞTİRMİŞTİR... YANİ BİRİLERİ BİR İKTİDARI DEVİRİP, KENDİ İKTİDARINI KURMUŞLARDIR.. hepsi bu...

Bu cahile aşağıdaki kaynaklara bakmasını tavsiye ediyorum.

Tolon beyin lafını tekrarlıyorum..

Çüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüşşşşşşşşşşşşşşşşşş

http://en.wikipedia.org/wiki/Greco-Turkish...9%E2%80%931922)

http://en.allexperts.com/e/g/gr/greco-turk...(1919-1922).htm

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şşşşt, sesinizi çıkarmayın, Gavs'ım cezbeye gelmiş! Şşşşşşt!

Bunun adı "Cem Sendromu"dur... Bakın anlatayım.

Bizim okulda bir Cem vardı. Hayatta kitapla mitapla işi olmadığı gibi bütün hayatı futbol, arabalar, cadde ve hatunlardı.

Davinci Code'un yeni yayımlandığı dönemde, asıldığı bir asistanın elinde "The Davinci Code"'u görünce koşup kitabevine almıştı bu kitabı. Cem ders aralarında bile kitap okuyordu. Herkes neler oluyor bu çocuğa demeye başlamış ve gözlerini bu olayın müsebbibi olduğumu düşündükleri için bana çevirmişlerdi. Herkes beni suçluyor ve bana şarlıyordu. N'aptın Cem'imize, O sınıfımızın neşesi, Demirbaş Şarl'ıydı falan diyorlardı. "Dağılın lan kevaşeler" diye kalabalığı yarıp çıkıyordum bu kuşatmadan. Ama içten içe Cem'e de bileniyordum beni böyle bir durumda bıraktığı için. Kim nereden bilsin asistana yazmak için kitap okuduğunu!

Ancak zamanla işler değişti. Cem kitabın sayfalarıın çevirdikçe kendinde gizli kalmış yerleri keşfediyordu. Bir duruldu bir derinleşti anlatamam.

Sonra bu Cem, her gün değişik değişik masallar anlatmaya başladı. "Oğlum Cem yapma etme, bir kitap okumayla her şeyi bilir hale gelemezsin" dediysem de dinletemedim, dinletemeyeceğimi anlayınca da fazla üstelemedim.

Kitap bitmeye yakın Cem'in hareketleri hepten değşimeye başlamıştı. Böyle bir ekabir pozları kesmeler, derin içe çekilmeler falan! Günlerden bir gün dersin ortasında kapı çaldı. Gelen ulu bilge Cem idi. Kozasından çıkmıştı. Artık yüzüne öyle bir ifade ve huşu çökmüştü ki o türden bir ifadeyi yakalayabilmek için gidip Tibet'te veya Hindistan'da 7 yıl çile doldurmak gerekirdi. Ve ben, kadim tilki Fuzuli, Cem'in hayatında ilk defa hele bu hacimde bir kitabı bitirdiğini şıpp diye anlamıştım. Cem lavuğunun gözleri kan çanağında dönmüştü, belli ki kitabı bitirebilmek için gece hiç uyumamıştı.

Hocadan müsade istedi, ağır adımlarla içeri girdi. Herkesin gözü Cem'in üstündeydi. Kılığı kıyafeti değişmiş, saçlarını bilem taramamıştı. Geldi her zaman ki gibi yanımdaki sıraya oturdu. Derin bir sessizlik oldu. Cem hocaya ve etrafına donuk gözlerle bakıyordu. Bir yandan da konuya girmek için sual sormamı bekliyordu. "Ne oldu lan" dedim, "ne bu hal?". Durdu, bana doğru eğildi ve fısıltıyla "Baba" dedi, "Şifreyi kırdım".

Başladı Fibonacci sayı dizisini anlatmaya. Anlattı da anlattı. Ona göre ben ve kendisi bilgeydik, geri kalanlar zevzekti. Onlar, zor sorulardan ve halli güç sorunlardan kaçıyorlardı. Hayatta hiç bir amacı olmayan sadece mide ve şeylerini düşüşnen iğrenç insanlardı. Soyluluk her şeyden evvel disiplin ve etik insanı olmakla mümkündü. Gerçek insan acılarından doğacaktı.

Daha afzla tahammül edemedim, tuttum ensesine bir tane şaplak indirdim. "Nasipsiz" dedim, "dalgana bak tırto. Fibonacci'nin kendisi bile bu diziyi keşfedince senin kadar modunu yükseltememiştir. Tafran kime maslahat! Sen cadde ve hatun işlerine geri dön olum" dedim, lavuğa el verdim. Gözleri ışıldadı. "Harbiden baba ya" dedi. Ait olduğu topraklara dönmüş olduğu için yeni (aslında eski) yerini hiç yadısımadı. O "derin" günleri geride kalmıştı artık. O dönem, hayatındaki bir kısa devreydi sadece. Cem'i yeniden topluma kazandırmanın verdiği rahatlıkla dersi dinlemeye koyuldum.

Bırakın kafasına göre takılsın, kafasını yaşasın Gavs'ım.

Bir gün ensesine bir şaplak atıp onu uyandıracak birisi bulunur inşallah.

Kafası güzel olmasa şu sözleri edebilir mi:

Gitmiş bir yerden Sevr'in sadece Yunanlılar tarafından kabul edilmiş ve hayata geçmemiş bir antlaşma olduğunu öğrenmiş, M. Kemal Paşa'nın, aksi iddia bile edilemez bir biçimde açığını bulmuş olduğunu düşünerek ve bu düşünce ile vecde gelerek bunları kaleme almış.

Şu safhada uyandırmak kalıcı rahatsızlıklara neden olur. Bırakın bir süre şu garibi kendi haline. Zaman otar onu.

Valla bu konu Gavs'ın gaza gelmesinden daha kötü bir konudur zira Engin Ardıç'ından Ahmet Altan'ına Fetosundan mümtaz'er türkönesine bilumum İslamcı-Liberal ve bazı sol yazarlar bu konuları böyle işlerler Gavs kardeşimizde bunları yeni duymuş ve epey şaşırmış olmalıdır..

Bu konuda en abartılı görüşler Zaman Gaz. yazarı Mustafa Armağan'a aittir zira ona göre Atatürk İngiliz Mandacısıdır ve İngilizlerden Valilik almaya hazırdır ve istemiştir..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Gavs sadece bir kurbandır arkadaşlar :cray: :cray: :cray:

Hemen hergün buna benzer yazılar Yandaş diye tabir edilen AKP medyasında yazılır durur, özellikle Engin Ardıç ve Zaman Gaz. bu konuda başa güreşirler..TARAF gazetesi de yakında onları yakalar..

İşin acı kısmı onlar güçlüdürler ve bu yüzden de hep haklıdırlar :) yakında kendileri dışında hemen herkesi tasfiye ettiklerinde by yeni yazdıkları Tarihi kitaplara da koyacaklardır..

Link to post
Sitelerde Paylaş

O namussuz vatan hainlerinin bir acendası var arkadaşlar..

Gavs'ı kullanıyor onlar. Başkalarını da kullanabilir onlar.

Adamlar çok sistematik. Planlı. Proğramlı. Hepsi dava adamı..

Davalarından onları döndürmek mümkün değil...

İslam da bu şekilde yayılmıştır. İsrarla yayılmıştır. İslam'ı yayanlar gerekirse uzun yıllar sabırla beklemişler ve zamanla direncin kırılmasını sağlamışlardır.

Bu adamlar bu fırsatı 80 yıldır beklemekteler. Arada bir gündeme getirerek sağ tutuyorlar.

Şimdi ise tam zamanı deyip, yükleniyorlar..

Tarihimizi de bunlar değiştirecek ve bütün Türk değerlerimizi İslam değeri yapacaklar.

Bizim asıl düşmanımız onlardır.

Bunu bilmeliyiz..

İslam düşmandır ve onların kullandığ alet de İslam'dır ama, onlar nasıl olsa bir alet bulacaklardır.

Dolayısıyla onlar bize İslam'dan daha büyük düşmandır.

Önce onlarla mücadele etmek zorundayız..

Link to post
Sitelerde Paylaş
gavsın verdiği kaynak türkçe wikipedia.

Güzel yakalamışsın Chero. Wiki'deki maddelerin kaynakçasına, üstteki uyarılara falan dikkat etmek şart.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İşte böyleee,

Dön baba dön.

Son Osmanlı DÜMBÜK adalat bakanı şöyle diyor.

Eyyyyy müslümanlar,Atatürk bir haindir.

Bu haini dostumuz Yunan ordusu ve baş komutanı Ankarada yakalayıp hesabını görecek,bizde ŞERİAT nDEVLETİMİZİ tekrar kuracağız.

Eyyyyyyyyyyyyy müslümanlar,Yunan ordusuna ve onun baş komutanı Venezilosa camilerde DUA edin.

KÖPEYİN DUASI KABUL OLSA İDİ, GÖKTEN KEMİK YAGARDI.

tolonbeg

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu konuyu ben 2002 yılında bu forumda bir dizi makale ile işlemiştim.

Başlık şu idi:

KURTULUS SAVASLARINDA YUNANLILARA KARSI UYGULANAN TAKTIK NE IDI? BIR KURAM.....

Aslında benim kuram değildi önemli olan. Uydurma bir kuramdı benimki..

Ama konuyu ayrıntılı bir şekilde işlemiştim.

Aradan tam 7 yıl geçmiş. Bir kere daha yayınlamada yarar var galiba..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ben Türkiye'nin batı sahil kasabalarından birinde doğmuş ve büyümüş biriyim,ailemde aslen oralıdır

Dünya savaşının akabinde gerçekşen Yunan işgali sırasında babannemin iki tane teyzesi ve aileleri katledilmiş,Yunan askeri sivil köylü halkı acımasızca yoketmeye çalışmış.Komşu köylerden birinde bütün bir halk camiye doldurulup yakıldığı için hala her yıl bu olayı anma günü düzenleniyor.

Annanelerimiz,dedelerimiz bu acı olayları bizzat yaşadıkları için olsa gerek,bu palavraları millete yutturmaya çalışan şeriatçı örgütlenmeler benim kasabamda hiçbir zaman taraftar bulamamıştır,bulamazda.Halk kimin dost,kimin düşman olduğunu yaşayarak tecrübe etmiştir

Ayrıca ülkeyi savaşa sokan ve sevri imzalayan Enver denen şerefsiz bizim değil sizin atanız olur.

jadı ben yazımda yunanlılar bu topraklara girmemişmi dedim????

yazılanı biraz önyargılarınızla okumayı bırakın...

ayrıca senin yaşadığın batılı şehirler bir zamanlar rumlara ait değilmiydi?? senin ataların ta orta asyadan gelip oralara el bebek gül bebekmi yerleşmiş..

rumlar oraları babalarının hayrına mı size bırakmış... yoksa sizin atalarınız rumlarını kanını dökerek oraları işgal mi etmiştir????

tarihinde gavs tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben gavs ın dediklerinde bi hainlik falan göremiyorum. Demişki işte destan değil masal. Hep severiz düşman bizden güçlü olsun bizde yenelim. Kıçı kırık yunan ordusu okadarda güçlü değilmiş demekki. Olsaydı yenerlerdi. yok onların topları bizden şu kadar üstün yok sayıca şukadarlar. İngilizlerin de desteği var .biz çorap bile bulamıyoruz ama galibiz.Çanakkalede meleklerin yardımı gibi damarlarımızın asil kan devreye giriyor ve gavs ın dediği gibi ülke içindeki iktidar değişiminde destan a dönüşüyor.Belkide batı gazları ve yunan devletinin hıyarlığı yüzünden bi ton insan ölüyor.Yıllarca savaşmaktan bıkmış asker kaçakları mahkemelerce suçlanıyor(asılıyor).

Halk ne biliyor ki .fedakarlık yapmış. Yapmışsa zorla yapmıştır. Silahlı askeler(yada milisler) gelip şunları şunları istiyoreuz diyecek onlarda vermeyiz mi diyexekti.

Yani sonuçta ortada bi savaş var. İşkal orduları var . belkide böyle olmak zorundaydı da şövenist bi şekilde inanmak zorundamı insanlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...