Jump to content

kuranı rezil eden matematiksel hata nihayet yanıtlandı..


Recommended Posts

  • İleti 755
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

1 dakika önce, democrossian yazdı:

Yani tabii, hurmaları söküp savaşa kışkırtmak gibi tanrılarına sövmek aşağılamak inançlarıyla alay etmek de savaşa kışkırtmak için. Kendi tarihlerine göre bile savaşı başlatan Müslümler. Kervan basan, ilk saldıran müslümler. Bunu sağlamak için de tanrılarına sövüp inançlarına hakaret edip Mekke'den kovulmalarını kendileri sağlıyorlar. Müşrikler anlaşma yapıp Kabe'yi silahsız tavaf etmelerine izin veriyorlar. Bunlar ise orayı ele geçirince müşrikler pisliktir sokmayın diyorlar.

 

Hangisi medeni, hangisi insan?

Hocam aynen öyle savaşı ilk müslimler başlattı.Hem adamların inançlarına saygısızlık edip kışkırtıyorlar,savaşı başlatıyorlar,sonra müslümanlar yağ gibi utanmadan üste çıkıyorlar

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 dakika önce, democrossian yazdı:

Aynı taktikten hâlâ gidiyorlar. Atatürk put, müşrikler Atatürk'e tapıyor, bilmem ne deyip sonra da vaaay bize zulmediliyor! Bunların ahlaksızlığı tiksindirmez mi, kusturur insanı, midesini kaldırır insanın!

Zaten Atatürk düşmanlığı vatan hainliktir,bu islamcıların benim gözümde pkk terör örgütlerinden farkı yoktur.Bu müslimler heykellere de karşı bunlar sanattan bile anlamazlar.Atatürk'ün heykeline saldıracak kadar yobazlar ve hainlerdir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 12.02.2018 at 09:18, democrossian yazdı:

La ikrahe fiddin lafı, tıpkı leküm diniküm veliyedin lafı gibi henüz katliamlara başlanmadan edilmiş bir laftır. Baksanıza Müslüm hâlâ aynı taktikten gidiyor. Eeee efenim işte inançlarından dolayı öldürülmüyor müşrikler anlaşma bozduklarından cart curt... Ülen öyleyse anlaşmayı bozanlar desin, niye müşrikler diyor? Niye Müslüm olurlarsa öldürmeyin diyor?

 

Müşrikler deyince hepsini kapsar. Artık bundan böyle müşrik olmak yasak, müşrik olmak pisliktir, gördüğümüz yerde kim müşrik, öldüreceğiz dediğini bu sahtekar yalancılar domuz gibi de biliyorlar. İşin iğrenç yanı bu. Domuz gibi bilip yalancı suratları yalan söylemeye hiç utanıp kızarmıyor!

 

Mertçe çıkıp evet biz müşrikliği pislik görüyor ve hayat hakkı tanımıyoruz, herkes Müslüm olmak ya da ehli kitap olup cizye ödemek, onu da aşağılanarak eliyle vermek zorundadır, evet biz böyle faşist zorbalarız var mı diyeceğiniz dese nefret ederiz ama bari tiksinmeyiz, midemiz bulanmaz!

 

'' La ikrahe fiddin'' ne zaman ve nerede indiğini biliyor musun? Bakara suresi ''leküm dinuküm veliye dini'' gibi Mekke dönemin de mi inmiştir?  Yoksa  Medine de,yani müslümanların da güçlü oldukları dönem de mi ? Önce bunu öğrenin! 

 

Bakara 256 ile birlikte Yunus Suresi 99. Ayet Gaşiye suresi 21 ve 22. Ayetler ve Gaşiye 26. ayetlerde Dinde zorlamanın olmadığını, peygamberimizin ancak bir öğütçü olduğunu, insanları inanmaya zorlayamayacağını ancak tebliğ edebileceği, inanmayanların sorgulanmasının ancak Allah tarafından yapılacağı anlatılmaktadır. Savaş ayetleri ise incelendiğinde görülür ki savaşmak ancak zaruri durumlar için,yani meşru müdafaa hakkını kullanmak için söz konusudur.

Peki Bakara Suresi 256. Ayet  yani ‘’Dinde zorlama yoktur.’’ Ayeti neden Medine döneminde indi ? Oysa Müslümanlar güçlüydü, savaştıkları zaman kazanıyorlardı, neden Dinde zorlama yoktur. Diye bir ayet indi ? Ki bu ayet diğerlerine göre Kur’anda zorlamanın olmadığı konusunu en açık dillendiren ve insanlar tarafından en çok kullanılan ayettir.  Ayrıca Maide Suresi 32. Ayette denir ki ‘’….İsrailoğullarına kitapta şunu yazdık: Kim bir insanı bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse o sanki bütün insanlığı öldürmüş gibi olur.’’ Bu ayette Medine’de Müslümanların güçlü olduğu dönemde inmiştir. Allah bir can karşılığı ve bozgunculuk istisnalarını veriyor. Oysa mürtedlikten, kafirlikten, inançsızlıktan bahsetmiyor.Hatta kur’an da dinden dönüp inkarcı olanlara bile dünyada bir ceza öngörülmüyor,onun hesabı ahirettedir.(Bakara-217)

İşte sırf bu ayetlerin Medine’de inmiş olmaları bile aslında söz konusu iddialarınızı tamamen çürütmeye yeterlidir !!!

-----------

’öyleyse anlaşmayı bozanlar desin, niye müşrikler diyor? Niye Müslüm olurlarsa öldürmeyin diyor? (diyorsun)

 

Peki ayet öyle demiyor mu? Yoksa okuduklarını anlamıyor musun???

Bakınız 1.ayet ne diyor ?

مِّنَ الْمُشْرِكِين عَاهَدتُّم  َبَرَاءةٌ مِّنَ اللّهِ وَرَسُولِهِ إِلَى الَّذِينَ

Tevbe-1: (Bu,) Allah ve Resûlünden,kendileriyle antlaşma (barış antlaşmasını) yaptığınız müşriklere (antlaşamalarını bozduklarından dolayı) bir ihtardır! deniliyor.

Demek ki buradaki sorun bunların ne müşrik olmaları ve ne de inkarcı olmalarıdır !!!  Buradaki sorun ise barış antlaşmasını bozmalarıdır,peki barış antlaşmasını bozan ne yapar?

Hani bunun hükmü nerede bütün Müşrikleri kapsar???  1.ayette Müşriklerden kendileriyle barış anlaşmasının yapıldığı halde,barış antlaşmasını bozan müşriklerden söz etmiyor mu? Yoksa antlaşma yapmayan ve antlaşmayı bozmayan  müşriklerden mi söz ediliyor?                                                      1.ayette  geçen  الَّذِينَ عَاهَدتُّم مِّنَ الْمُشْرِكِين ) ) ‘’ elleziyne ahed’tüm minel müşrikine ‘’ifadesi ne demektir?  hani bütün müşrikler mi diyor???  

 

Tevbe-5: Haram aylar bitince; (barış antlaşmasına ihanet eden ve öldürmek niyetiyle size saldıran) müşrikleri (savaşta,çatışma anında) kıstırdığınız yerde siz de katledin.Esir olarak (yakalayabildiklerinizi) yakalayın ve (savaş bitene kadar) hapsedin.Her gözetleme yerinde onları (saldırganları) bekleyin.Eğer (sağ olarak yakalananlar zorlanmadan gönülden) tevbe edip,namaz kılar ve zekât verirlerse (savaş bitmeden de) kendilerini serbest bırakın.Çünkü Allah bağışlayandır,çok merhamet edendir.’’deniliyor.

Buna göre yanlız saldıranlar çatışma anında öldürülebilirler,saldırmayan veya yakalananlar asla öldürülemezler,bunlardan gönül rızasıyla müslüman olanların ise savaş bitmeden önce de hemen serbest bırakılmaları isteniyor,yani ister müslüman olsun ister olmasın hiçbir surette saldırganlardan yakalananlar öldürülemezler,ama siz her zaman olduğu gibi burada da yine ayetin verdiği mesajı çarpıtmışsınız !!!

------------------------

Ayrıca sizin gibi ağzı bozuk olan ve kendi muhtabını domuza benzetecek kadar ileri giden, sonrada kalkıp ayet,müşriklere pislik diyor diye saçmalamaya hiç de hakkı yoktur? Size tavsiyem once o bozuk ağzınızı düzeltin,ondan sonra barış antlaşmasına ihanet eden o saldırgan pütperestlerin savunculuğunu yapaın !!!

Tevbe-28.ayet ise ‘’barış antlaşmasını bozan ve her fırsatta saldıran’’ müşriklere pisliktir demiyor,ayetin mealleri yanlıştır.Bunun doğru meali ise aşağıdadır.  

 

Tevbe-28-Ey inananlar! Doğrusu  o (saldırgan) putperestler kötü niyetli kimselerdir,Bu nedenle onlar bu seneden sonra Mescidi Harama yaklaşmasınlar…..’’ deniliyor.

(Bu ayet,hz.peygamberin katıldığı Hacc-ı Ekber’in kapanış beyannamesindeki maddelerden bir tanesidir ve belirli muhataplara/barış antlaşmasını bozan ve saldıran kesime yönelik bir uyarıdır. Burada konu edilen “müşrikler”, hz.peygamber ile yaptıkları sözleşmeleri, barış antlaşmalarını bozup Müslümanları sinsice ve arkadan vurmak isteyen kimselerdir. Yaptıkları iş ve eylemleri çirkin olan da; bir daha Mescid-i Haram’a sokulmayacak olan da bunlar olup başka yerde yaşayan müşrik, Yahudi, Hıristiyan, Mecusi ve ateistler değildir. Hele hele o günlerden seneler, asırlar sonra dünyaya gelmiş ve gelecek Müslüman olmayanlar hiç değildir. Ayetin yer aldığı pasajı iyi anlamak gerekmektedir. Pasajda bu konu gayet açık ve nettir. 

Aşağıdaki bütün tefsir metinlerine göre de söz konusu ayette müşriklerin bedensel olarak asla pis olmadıklarını,belki onların antlaşmalara ihanet etmeleri ve o saldırgan tutum ve davranışları kötü işler olarak değerlendirilmiştir. Yani onlar pislik değildirler,onları da yaratan yüce Allah’tır. Neden Allah’ın yarattığı canlar pislik olsun ? Bir pislik varsa o da, onların kötü tutum ve davranışlarıdır. Ama yine ayet,onların tutum ve davranışlarına bile PİSLİK dememiştir,sadece onların yaptıkları antlaşmlara ihanet etmelerine ve saldırgan tutum ve davranışlarına kötü işler demiştir.Ayette ‘’necis’’yani bedensel pislik diye bir ifade asla geçmiyor,burada ’’neces’’ geçiyor.Birbirine çok benzeyen bu iki fade birbirinden farklıdır.Çünkü ‘’necis’’ pisliktir,neces ise,kişinin niyet,tutum ve davranışlarının kötü olduğunun ifadesidir,ama Arapçaya tam vakıf olmayanlar (maalesef meallerde olduğu gibi) bu iki ifadeyi birbirine karıştımışlar.İşte aşağıdaki lügat ve tefsir metinlerinde de ayetteki ifadenin ne anlama geldiği anlatılmaktadır.                    

a ) التحرير والتنوير » )        وقد أنيط وصف النجاسة بهم بصفة الإشراك فعلمنا أنها نجاسة معنوية نفسانية وليست نحاسة ذاتية                                                                                                         

فلانٌ نَجَسٌ : خبيث فاجر { إِنَّمَا الْمُشْرِكُونَ نَجَسٌ )      معنى نجس في معجم المعاني الجامع - معجم عربى  

a)            » (تفسير البيضاوي»       يا أيها الذين آمنوا إنما المشركون نجس لخبث باطنهم 

B)            وجملة القول أن لفظ النجس في القرآن جاء بالمعنى اللغوي المعروف عند العرب لا بالمعنى العرفي عند الفقهاء ، وكانت العرب تصف بعض الناس بالنجس ، وتريد به الخبث المعنوي كالشر والأذى

c)             (تفسير المنار )

d)            وذهب الجمهور من السلف والخلف ومنهم أهل المذاهب الأربعة إلى أن الكافر ليس بنجس الذات ؛ لأن الله - سبحانه - أحل طعامهم ، وثبت عن النبي - صلى الله عليه وسلم - في ذلك من فعله وقوله ما يفيد عدم نجاسة ذواتهم ، فأكل في آنيتهم ، وشرب منها ، وتوضأ فيها ، وأنزلهم في مسجده   » تفسير فتح القدير

Eğer Yaratıcı onları dünyaya getiriyor,onlara da mal,mülk,servet vs. veriyorsa, demek ki onlara yaşama hakkını tanıyor,yoksa onları dünyaya getirmezdi.Öyleyse hangi mantıkla onlara yaşama hakkını tanımıyor diyorsunuz? Onlara yaşama hakkını tanımamak ise Yaratıcının yaptığını beğenmemektir,böyle bir durum ise,insanı küfre götürür.Bu nedenle Yaratıcıya inanan her insan onun yaratıklarına da yaşama hakkını tanımalıdır,ama insan ancak saldırgana karşı meşru mudafaa hakkını kullanmak suretiyle karşılık verebilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 12.02.2018 at 11:09, democrossian yazdı:

 

Arap düzmecesinde duruma göre çok kıvırtma bulunur. Örneğin ehli kitaba cizye ödeyerek, aşağılanarak elleriyle ödetse bile, hiç olmazsa hayatta kalma hakkı tanırken, Beni Kurayza katliamında "hurma ağaçlarını sökmeniz allahın emriyledir" yazarak savaş kışkırtıcılığı yapıldığı bilgisini onaylar, "kimini öldürüyor kimini esir alıyordunuz" yazarak tarihlerine elleriyle yazdıkları bir de iğrenç iğrenç övündükleri Yahudi soykırımını destekler. Bu insanı öğürten iğrenç övünmelere göre çocuklar bile etekleri açılıp bakılarak ergen olduklarına hükmedilip kafaları kesilmeye çukurun başına götürülmüş. Muhammed kafa kesen Ali'ye "ya Ali yoruldun ikindiden sonra kesmeye devam edersin" diyerek tatil vermiş. Kafaları kesilirken karıları kızları paylaşılıyormuş. Bari bizi öldürdükten sonra namusumuza el uzatın demişler Muhammed dinlememiş. Bunlar kendi tarihlerine kendi elleriyle yazdıkları iğrenç anlatımlar! Hurmaları sökülerek savaşa kışkırtıldıkları halde savaşmamışlar fakat teslim olmalarına rağmen katliama uğratılmışlar. Muhammed Beni Nadir savaşmadan teslim olduğu için sürgün ettiğinden dolayı kan dökme hırsı tatmin olmamış. Sıra Beni Kurayza'ya gelince teslim olmaları katliamı engellememiş. Yahudileri böyle soykırım ettik diye bir de tarihlerinde anlatıp insanı tiksindiriyorlar.

 

'' Örneğin ehli kitaba cizye ödeyerek, aşağılanarak elleriyle ödetse bile, hiç olmazsa hayatta kalma hakkı tanırken…’’ ’’ sizden alıntı’’

 

Tevbe-29.ayetin açıklamalı doğru meali !

 

Tevbe-29: (keza, barış Antlaşmalarına uymayıp size savaş açmış), kendilerine kitap verilenlerden; Allah’a ve ahiret gününe iman etmeyen, Allah’ın ve Resûl'ünün haram kıldığı (saldırganlığı) haram saymayan ve gerçek dine/gerçek ilahi hukuk sistemine uygun yaşamayı reddeden (saldırgan)larla, boyun eğip kendi elleriyle vergisini verinceye kadar siz de savaşın.’’ şeklindedir.

 

Yani bunlar kitap ehlinden sadece bir grup olup,islam devletinde yaşadıkları halde,devletin otoritesini reddeden,saldırmazlık antlaşmasını bozan,silahlı güç oluşturup terör estiren, toplumun huzur ve düzenini bozan ve vatandaşlık görevini yerine getirmeyen saldırgan bir kesimdir,bütün kitap ehli değil. Ayrıca bunların aşağılanmaları da söz konusu değil,bunlar sadece yaşadıkları devlete karşı vatandaşlık görevlerini yerine getirmek ve mevcut hukuka boyun eğmekle yükümlüdürler.İşte bunun  simgesi de,Müslümanlar nasıl zekatı vermekle mükellef iseler,bunlar da vatandaşlık simgesi olan çok cüz'i bir vergiyi ödemekle mükellef tutulur. Buna karşılık islam devleti de,onların can,mal,din, inançlarını korumak ve aynen müslümanlar gibi sosyal güvenlik sistemi kapsamına alarak onları devletin bütün hizmetlerinden yararlandıracaktır Bu çok cüz'i olan cizyenin de sadece müslümanlara karşı savaşan erkeklerden alınır.Konuyla ilgili ayetin açıklaması aşağıdadır. Cizye kadın,yaşlı, çocuk vs.den alınmadığı gibi savaşmayan erkeklerden de alınmaz. İlgili tefsir metini aşağıdadır.

: والذي دل عليه القرآن أن الجزية تؤخذ من الرجال المقاتلين، لأنه تعالى قال: « قاتلوا الذين » إلى قوله: « حتى يعطوا الجزية » فيقتضي ذلك وجوبها على من يقاتل ‘’

نقلا من تفسير القرطبي

Yani bunlar bu cüz'i bir vergiyi ödemekle devletin otoritesini kabul etmiş sayıldıkları için bütün vatandaşlık haklarından ve devletin tüm imkan ve hizmetlerinden yararlanma hakkına sahip olurlar. Bugün bir insan hangi ülkede yaşıyorsa söz konusu devlete vergisini vermiyor mu? Yaşadığı devletin hukuki yasalarına uymuyor mu? Yoksa devletin otoritesini reddedip karşı mı çıkıyor? Hangi ülkede böyle bir durum var ? Kişi dünyanın hangi ülkesinde yaşıyorsa yaşasın,o ülkenin mevcut yasalarına karşı çıkıp vergisini ödemiyorsa,orada yaşaması mümkün değildir.Şayet eline silah alıp saldırırsa,bu defa devlet de onu yaşatmaz..İşte bu ayetteki hüküm de baş kaldırıp saldıranlara yöneliktir…..!!!

-------------------

 

BENİ KURAYZA YALANI !

Beni Kurayza ile ilgili rivayetin de tamamen tutarsız,yalan ve uydurmadır,çünkü bunu rivayet eden de hz.peygamberin vefatından bir asır sonra dünyaya gelen ve rivayetleri uyduran münafık Yahudi asıllı İbni İshak’tır. Onun çağdaşı olan İmam Malik ve onun zamanında yaşayan,onu tanıyan alimler bu adamın mümafık, rivayetleri  uyduran, araştırmadan ve Yahudilerden başka rivayet yapmayan,olayları çarpıtmaktan zevk alan yalancının biri olduğunu söylemektedirler.

Yahudi tarihçiler bunu neden anlatmıyor? Böyle bir şey olsaydı elbette herkesten önce onlar bu olayı bütün kitaplarında yazacaklardı !!!!

علماء جرّحوه

قال الإمام أحمد بن حنبل: هو كثير التدليس جداً.

قال أبو حاتم الرازي: ليس عندي في الحديث بالقوي، ضعيف الحديث، يكتب حديثه.

قال النسائي: ليس بالقوي.

. محمد بن إسحاق بن يسار بن خيار الأخباري صاحب المغازي أمسك عن الاحتجاج برواياته غير واحد من العلماء، فقد وصفه أبو داوود أنه كان يشتهي الرواية. وبالغ الإمام مالك في النكير عليه بقوله عنه دجال من الدجاجلة، ربما ذلك لأنه كان يكثر الرواية عن اليهود الذين أسلموا دون أن يتحرى

.

Bunu rivayet eden Yahudi asıllı İbni İshak’ı tenkid eden bazı alimler.

 

1-İmam Ahmed bin Hanbel (Hanbeli mezhebinin imamı), onu ciddi bir şekilde rivayetleri tedlis etmekle nitelendirmiştir.

2-Ebu Hatem er Razı da,onun bütün söz ve rivayetlerini zayıf görmüştür.

3-İmam Nesai de,yine onun bütün söz ve rivayetlerini zayıf görmüştür .

4-Ebu Davud,onu asılsız rivayetleri anlatmaktan zevk aldığını söylemektedir.

5- Yine onun çağdaşı olan Maliki mezhebinin İmamı İmam Malik de onu deccellerden biri olduğunu ve hiç araştırmadan Yahudi asıllı kimselerden asılsız rivayetler aktardığını söylemektedir.

6-Söz konusu rivayetler tamamen tutarsız ve çelişkilidirler.

7- Savaş esirlerinin öldürülmesi kur’an’ın emrine aykırı olduğundan,böyle bir olayın gerçekleşmesi söz konusu olamaz,yani hz.peygamberin kur’anın emrine aykırı davranması mümkün değildir,yoksa vahiyle itab edilip uyarılcaktı!!!

İşte bu nedenlerle,Beni Kurayza esirleri hakkındaki söz konusu rivayet tamamen uydurma olup,sahih ve muteber değildir.

 

ابن هشام، مقتل بني قريظة، 2/ 240

[8] إنارة الدجى في مغازي خير الورى، مقتل بني قريظة وحيي بن أخطب، 1/402

غزوة بني قريظة بين الحقائق والأساطير

وقد كان لبني قريظة موقفا سلبيا من حصار المدينة وبدلا من الدفاع عنها إلى جانب المسلمين بحسب اتفاق سابق، انقلبوا على المسلمين ليجد المسلمون أنفسهم بين عدو خارجي وآخر داخلي. ويبين القرآن الكريم الحالة الحرجة التي عاشها المسلمون نتيجة لذلك بقوله تعالى {إِذْ جَاءُوكُمْ مِنْ فَوْقِكُمْ وَمِنْ أَسْفَلَ مِنْكُمْ وَإِذْ زَاغَتِ الْأَبْصَارُ وَبَلَغَتِ الْقُلُوبُ الْحَنَاجِرَ وَتَظُنُّونَ بِاللَّهِ الظُّنُونَا. هُنَالِكَ ابْتُلِيَ الْمُؤْمِنُونَ وَزُلْزِلُوا زِلْزَالًا شَدِيدًا} (الأحزاب،10_ 11)

. وراوي هذا الحديث (من أنبت منهم) واحد ممن أسلم من بني قريظة. ولا يمكن التسليم لروايات قرظيين حتى لو أسلموا، لأن نزع القومية لا بد أن يؤثر في مثل هذه الرواية.

ومن يستقرئ روايات القرظيين بخصوص غزوة بني قريظة يجد عناصر الرواية اليهودية متواجدة فيها. وهي التعرض للإبادة والخيانة وبطولة اليهودي وثباته وبيان أنهم الضحية دائما.

وحتى ترتاح النفس لصحة الرواية لا بد أن يكون ناقلها محايدا قدر الإمكان، وفي مثل تلك الروايات لا نتصور الحياد سواء من أبناء القرظيين الذين تبدد شملهم نتيجة للحرب، أو من مسلمين يحملون كراهية لليهود الذين كانوا يقيمون كيانا شبه مستقل وسطهم، وقد يكون لاختلاف الدين دور في نقل رواية في غاية القتامة، فهي تلبي حاجة من يشعر بأنه ضحية، كما تلبي حاجة الشعور بالفخر عند من انتصر على قوم آخرين.

لم تذكر أعداد من قتلوا من بني قريظة في الصحيحين إنما روى ابن اسحق[3] في السيرة بغير سند 

)  والآيات التي قصت خبر بني قريظة لم تذكر مصير الأسرى؛ لأن الحكم فيهم ورد في قوله تعالى {فَإِذَا لَقِيتُمُ الَّذِينَ كَفَرُوا فَضَرْبَ الرِّقَابِ حَتَّى إِذَا أَثْخَنْتُمُوهُمْ فَشُدُّوا الْوَثَاقَ فَإِمَّا مَنًّا بَعْدُ وَإِمَّا فِدَاءً حَتَّى تَضَعَ الْحَرْبُ أَوْزَارَهَا} (محمد، 4)

وقد يعترض من يتعصب للرويات وإن خالفت القرآن الكريم ويقول إن مقتلة بني قريظة حقيقة لا مفر منها. ونرد على هؤلاء بأن هذا قول خطير يؤدي إلى القول بأن النبي صلى الله عليه وسلم عمل على خلاف القرآن الكريم، ولو افترضنا جدلا أن النبي صلى الله عليه وسلم أخطأ في اجتهاده بحق بني قريظة لأخبره ربه بذلك وعاتبه عليه عتابا شديدا كما حصل في قضية أسرى بدر، ومع أننا لم نجد مثل هذا العتاب في كتاب الله فهذا يدل دلالة قاطعة أن قتل أسرى بني قريظة لم يقع أصلا

الثالثة: كيف يمكن إغفال الآية الرابعة من سورة محمد التي تنص صراحة أن مصير الأسير بين خيارين لا ثالث لها: الفداء أو المن؟.

----------------------------

Görüldüğü üzere, bu kabul edilemez katliam rivayetinin gerçek kaynağı, Medineli Yahudilerin soyundan gelen kişiler olup, İbni İshak bu “acayip rivayetleri” oradan almıştır. Böyle yapmakla, İbni İshak diğer alimlerden ve tarihçilerden ciddi eleştiriler almış ve Çağdaşı İmam Mâlik tarafından deccâl olarak nitelendirilmiştir.

Çağdaşı ve ilk gelenekçi ve hukukçulardan İmam Malik onu Yahudilerden hikâye aktaran (18) tam bir yalancı ve münafık (19) ilan etti. Diğer bir deyişle Malik kendi kriterlerini uyguladığında Ibn İshak’ın kaynaklarının doğruluğundan şüphe etti ve onun yaklaşımını reddetti. Gerçekten de Ibn İshak’ın ne kaynak listesi ne de böyle bir hikâyeyi toplayıp bir araya getirme yöntemi Malik tarafından kabul edilebilirdi.

Sonraki dönemde İbn Hacer Malik’in İbn İshak’ı suçlamasına şöyle bir açıklama getirdi: “Malik, Ibn İshak’ı suçladı çünkü Medine Yahudilerini özellikle arayıp bulup babalarının dedelerinin anlattıkları hikâyeleri almaya çalıştı.” İbn Hacer daha sonra bu hikâyeleri Kureyza ve Al-Nadir kabilelerinin hikâyeleri gibi acayip hikâyeler olarak tanımlayıp reddetti. Bundan daha lanetleyici bir reddediş olamazdı.

Bir tarafta geç dönem ve kaynağı belirsiz kaynaklar varken ve diğer otoriteler tarafından da kınanmışken en modern ve bozulmamış kaynak olan Kuran’a başvurmalıyız bu konuda: Ahzab (33:26) da özet bir şekilde verilir: “Ve kitap halkından onlara destek olanları kalelerinden indirdi ve yüreklerine korku düşürdü. O anda (çatışma anında) Bir kısmını öldürüyor ve bir kısmını da tutsak alıyordunuz.”

Tefsirciler ve gelenekçiler Ibn İshak’ın hikâyesini tekrarlamaya meyillidir fakat Kuran’da referans savaşan taraflaradır. Savaşla ilgili bir ifadedir bu.Bazıları çatışma anında öldürüldü bazıları ise esir alındı diyor,esirler öldürülseydi,kur’an hem bundan söz ederdi,hem de kur’an’ın esirleri serbest bırakma emrine aykırı olduğundan hz.peygamber de itab edilip uyarılacaktı.

 Gelelim hikâyeye. Hikâyenin reddedilmesinin sebebi ise:

1) Yukarıda zaten belirtildiği üzere Kuran’da konuyla ilgili anlatım oldukça sade ve büyük sayıda bir öldürme ile ilgili bir emare bulunmuyor. Bir savaşta referans savaşan taraflara yapılır. Kuran, tüm tarihçilerin tereddütsüz ve şüphesiz kabul edeceği tek kaynaktır. Olayın olduğu zamanda bildirilmiştir ve en inandırıcı sebeplerle olayın aslını bize vermektedir.

2) İslam’da kural sadece saldırı yapanlar cezalandırmaktadır.

3) Bu kadar çok sayıda insanı öldürmek İslam’ın adalet anlayışıyla taban tabana zıttır ve özellikle Kuran’da şu ayetle bildirilen temel prensiplere aykırıdır: “Kimse kimsenin günahını yüklenmez” (22). Hikâyede liderlerin isimlerinin verilmiş olduğu ve bunların sayılı oldukları açıkça görülebilir.

4) Kuran’da savaş esirleri ile ilgili açık bir kuralı çiğnemek demektir. Buna göre esirler ya bağışlanmalı ya da Müslümanlardan esirler varsa takas yoluyla mutlaka serbest bırakılmalıdırlar. (Muhammed suresi 4.ayet)

5) Beni Kureyza’den önce ve sonra teslim olan Yahudi topluluklarına hoşgörülü davranılıp gitmelerine izin verilmişken sadece Beni Kureyza’nin katliama uğratılması pek de olası değildir. Ebu Ubeyd bin Sellam Kifab El-Emval adlı eserinde (24) Hayber Müslümanlarca ele geçirildiğinde aralarında Peygamberi yakışıksız bir şekilde taciz eden bir aile ya da klan vardı ve Peygamber sadece bir sitemden öte geçmeyen şu sözlerle cevap vermişti: “Ebu El-Hukayk’in çocukları, sizin Allah’a ve Peygamberine karşı olan düşmanlığınızın sınırlarını biliyorum. Yine de bu bile size diğer soydaşlarınıza davrandığım gibi davranmamı engellemiyor.” Bu ise Beni Kureyza olayından daha sonra gerçekleşmiştir.

6) Yüzlerce insanın idamı gerçekleştirilmiş ve pazar yerinde çukurlar açılmış olmasına rağmen bunlarla ilgili hiç bir iz ya da işaretin bulunmaması oldukça gariptir. (25)

7) Eğer bu katliam gerçekten yaşanmışsa hukukçular bu olayı bir içtihad ve örnek olarak kullanırlardı. Aslında bunun tam tersine hukukçuların tavrı ve hükümleri Kuran’daki “Kimse kimsenin günahını yüklenmez” ayetiyle örtüşmektedir.

8) Tam da Beni Kureyza’nın torunlarının atalarını onurlandırmak isteyecekleri şekilde Medineliler hikâyeye eklenir

Şimdi biliniyor ki atalarını onurlandırmak amaçlı ya da başlangıçta İslam’a düşman olan atalarını aklamak için bir çok hikâyeler uyduruldu sonraki kuşaklarca ve bunların büyük çoğunluğu da İbn İshak tarafından aktarıldı..

9) Diğer detaylar kabul edilebilirlikten uzaktır. Öyle yüzlerce insanı nasıl oldu da Beni Neccar kabilesinden bir kadının evinde hapis tutabildi örneğin? (29)

Demek ki bu kabul edilemez katliam hikâyesinin asıl kaynağı Medine Yahudilerinin soyundan gelenlerdi. Bunlardan İbn İshak “Bu acayip hikâyeleri” aldı. Böyle yaptığı için de akademisyenler ve tarihçiler tarafından eleştirildi ve İmam Malik tarafından münafıklıkla suçlandı.İmam Ahmed de onun bütün söz ve rivayetlerini zayıf bulup itibar etmemiştir. 

Hikâyenin kaynakları buna göre son derece şüphe dolu ve detaylar Islam’ın ruhuna ve Kuran’ın kurallarına taban tabana zıt ki hikâye sahih ve güvenilir sayılamaz !!!!

-------------------------------

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 11.02.2018 at 23:13, tonyukukcuk yazdı:

İki taraf arasındaki savaş onların kendi aralarındaki meseleleri fakat müslümanlar propaganda ile "allah" ve"peygamber" ile kendilerini meşrulaştırıyorlar haliyle karşı tarafı da gayrimeşrulaştırıyorlar objektif bakarsak ortada bir kavga varsa iki tarafın da kendince haklı sebepleri/çıkarları/hedefleri vardır karşı taraf ne olursa olsun haksızdır.

 

eksikçe ayeti vermek yanlış:

لاَ إِكْرَاهَ فِي الدِّينِ قَد تَّبَيَّنَ الرُّشْدُ مِنَ الْغَيِّ فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوتِ وَيُؤْمِن بِاللّهِ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقَىَ لاَ انفِصَامَ لَهَا وَاللّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ

للّهُ وَلِيُّ الَّذِينَ آمَنُواْ يُخْرِجُهُم مِّنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّوُرِ وَالَّذِينَ كَفَرُواْ أَوْلِيَآؤُهُمُ الطَّاغُوتُ يُخْرِجُونَهُم مِّنَ النُّورِ إِلَى الظُّلُمَاتِ أُوْلَئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ

 

Tamam dinde zorlama yok fakat: Dinde zorlama yoktur. Doğruluk sapıklıktan iyice ayrılmıştır. O hâlde, kim tâğûtu tanımayıp Allah’a inanırsa, kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

Allah, iman edenlerin dostudur. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Kâfirlerin velileri ise tâğûttur. (O da) onları aydınlıktan karanlıklara (sürükleyip) çıkarır. Onlar cehennemliklerdir. Orada ebedî kalırlar.

Bakara 256-257

ateşten yani cehennemden bahsediliyor tabi ki kuran zikirdir size göre fakat metin oldukça yüreklere korku saran propaganda içeriyor yine başka ayetlerde müminler cennetle müjdeleniyor bu beyin yıkama insan programlama gibi korkunç bir şey.Kuranda doğru ahlak kuralları varsa da tanrıdan olduğunu söylemek ileri gitmektir aynı zamanda insanlara kabul ettirmek için gereklidir.islamın yayılması arapçanın arap kültürünün araplığın yayılmasıdır aynı zamanda, öyle de oldu.

 

Sayın tonyukukcuk,

 

1-Evet,dinde zorlama yok.

2-Kişi kendi iradesiyle ya tağutı güçleri reddeder, ya da Allah’a inanır. şeklindeki ifade gereği dinde ve inançta zorlama olamaz. Bunun ifade eden de     (فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوتِ وَيُؤْمِن بِاللّهِ ) ‘’fe men yekfur bit tağuti ve yü’min billahi’’dir. Yani buradaki tağuti güçleri inkar veya Allah’a iman kişinin özgür iradesinin bir tecellisidir.

 

3-Cehennem inkarcılara va’d edilse bile,onlar Allah’a, ahirette,cennet ve cehenneme inanmadıkları için bu va’d onları ne korkutabilir,ne de iradelerini etkileyebilir.Çünkü insan bir şeyin varlığına inanmıyorsa,ondan korkup çekinmesi de düşünülemez.İnsan ne zaman kendinden üstün bir güce inanırsa, o zaman belki ona karşı gelmekten korkup çekinebilir. Ama Allah’a ahirette,cennet ve cehenneme inanmayanlara bu husus söz konusu değil. Çünkü varlığına inanılmayan bir şeyden korkulmaz !.Yani ateist vs.inanmadıkları için cehennemden korkmaları da söz konusu değil.Bu nedenle,her ne kadar cehennem azabından söz edilse bile,inanmayanlar bundan hiç etkilenmezler.

 

4-Kur’an da zikredilen cehennemden,ateist vs. etkilenmez,çünkü onlar ne Allah’a,ne ahirette,ne de cehenneme inanırlar. Hıristiyan ve Yahudiler ise Allah’a,ahirette,cennet ve cehenneme inansalar bile,Kur’an’a ve kur’an’ın söylediğine inanmadıkları için yine de Kur’an’ın bu ayetlerinden etkilenmezler. Keza diğer bütün din mensupları için de bu durum yine söz konusu! Demek ki,kur’an daki bu cehennem zikri inanıp inanmama hususunda insanları etkilemez.

Yani iddia ettiğiniz durum,korku vs. söz konusu değil. Eğer ateist vs. cehennem zikrinden korkuyorsa,o zaman o bir ateist değildir,o inançlı biridir.Çünkü ateist vs. varlığına inanmadığı bir şeyden korkmaması gerekir,o var olduğuna inanmadığı bir cehennemden nasıl korkabilir?

Müslümanlara gelince,onlar da önce kendi iradeleriyle inanırlar,yani önce Allah’a,ahirette, cennet ve cehenneme,Kur’an’a vs. inanırlar, bunlara inandıktan sonra,Kur’an’ı kerim deki cehennem zikri onları inanç hususunda değil,belki amel/eylem hususunda etkileyebilir. Çünkü inanmadan önce,o da aynen inkarcılar gibi,kur’an daki cehennem zikrinden etkilenmiyordu.

 

İşte görüldüğü üzere, Kur’an'daki cehennem zikri inanıp inanmama hususunda hiçbir kimseyi etkileyemez. Bu nedenle kur’an bir zikirdir.

 

Şimdi de burada bir mantık yürütelim !

 

Örneğin: Egemen bir devlet varsa,onun bir hukuk sistemi de elbette kaçınılmazdır. Şimdi bu devletin hukuk sisteminde,devletin ve hukukun egemenliğini tanımayan,ona karşı baş kaldıran,vatandaşlık görevini yerine getirmeyen,öldüren,gasp eden,hırsızlık yapan,tecavüz eden,suç işleyen,kanunları ihlal eden,ülkenin huzur ve düzenini bozan kimseler için suçun niteliğine göre cezalar öngörülmüyor mu? Suç işleyenler için ceza evleri yapılmıyor mu?      Peki devletini ve hukukunu tanıyan,kanunlara uygun yaşayan,ihlal etmeyen,suç işlemeyen ve hakkıyla vatandaşlık görevini yerine getirenlere de devletin sahip çıkması,onları devletin bütün hizmet ve imkanlarından yararlandırması,tabir caiz ise onları ödüllendirmesi kadar daha doğal bir şey var mı?

İşte kainatı yaratan ve üzerinde egemen olan yüce Yaratıcının da,akıl,beyin,düşünme, anlama ve kavrama kabiliyeti verip,özgür bir iradeye sahip yaparak yaratmış olduğu kullarından,aklını kullanmayan,kendisini tanımayan,emir ve direktiflerine uymayan,adam öldüren,her türlü kötülüğü yapan,suç işleyen, zulüm yapan,sömüren,ezen,halkın huzur ve düzenini bozmaya çalışan vs. için bir ceza evi olan cehennemi,bunların tam tersini yapan erdemli kulları için de bir ödül olan cenneti yaratmanın hem mantıklı,hem de adaletin gereği değil midir?

Saygılarımla.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İslamda zorlama bizzat vardır.İşte ayetler hadisleri bile referans göstermeye yok.Çünkü bu ayetlerde islamın terörden beslendiği açıkça görülmektedir.

Diyanet İşleri

TEVBE-111: Şüphesiz Allah, mü’minlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır. Artık, onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve ölürler. Allah, bunu Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da kesin olarak va’detmiştir. Kimdir sözünü Allah’tan daha iyi yerine getiren? O hâlde, yapmış olduğunuz bu alışverişten dolayı sevinin. İşte asıl bu büyük başarıdır.

Nisa 89:Onlar, kendileri gibi inkâr etmenizi (kâfir olmanızı) ve böylece onlarla bir (aynı seviyede) olmanızı istediler. Artık Allah’ın yolunda hicret edinceye kadar onlardan dost edinmeyin. Bundan sonra eğer yüz çevirirlerse o taktirde onları nerede bulursanız yakalayın ve onları öldürün. Ve onlardan dost ve yardımcı edinmeyin.

Tevbe 5:Böylece haram aylar çıktığı zaman artık müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün ve onları yakalayın ve onları muhasara edin (kuşatın). Gözetleme yerlerinin hepsine oturun (onları gözaltında tutun). Bundan sonra eğer tövbe ederlerse ve namaz kılar ve zekât verirlerse o taktirde onların yolunu serbest bırakın. Muhakkak ki Allah; Gafur’dur, Rahîm’dir.

Tevbe 11: Diyanet İşleri: Fakat tövbe edip, namazı kılar ve zekâtı verirlerse, artık onlar sizin din kardeşlerinizdir. Bilen bir kavme âyetleri işte böyle ayrı ayrı açıklarız.

Tevbe 12: Diyanet İşleri: Eğer antlaşmalarından sonra yeminlerini bozup dininize dil uzatırlarsa, küfrün elebaşlarıyla savaşın. Çünkü onlar yeminlerine riayet etmeyen kimselerdir. Umulur ki, vazgeçerler.

Tevbe 14: Onlarla savaşın ki, Allah onlara sizin ellerinizle azap etsin, onları rezil etsin, onlara karşı size yardım etsin, mü’min topluluğun gönüllerini ferahlatsın ve onların kalplerindeki öfkeyi gidersin. Allah, dilediğinin tövbesini kabul eder. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Tevbe 29 Diyanet İşleri (eski): Kitap verilenlerden, Allah'a, ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Peygamberinin haram kıldığını haram saymayan, hak dinini din edinmeyenlerle, boyunlarını büküp kendi elleriyle cizye verene kadar savaşın.

 Enfal 39:Diyanet Vakfi: Fitne ortadan kalkıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın! (İnkâra) son verirlerse şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını çok iyi görür.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

@araştırmacı21

O insanlar gayet etkileniyorlardı psikolejik manipülasyondur bu, kuranı oldukça okudum tamamen kendisine inandırmak için yazılmış ne var ki bence büyük bir yalandan ibarettir o zamanlarda sistematik düşünceler değil cehalet vardı.yaratıcı ön kabulü bende yok fakat siz buna temellendirerek açıklamanızı yapmışsınız bu iyi.Din kontrol etmek içindir insanların kendini kontrol etmesi değidir.tanrının evrensel bir tanımı olmadığı gibi kanun ona göre adalet erdemli olmak suç işlemek değişkendir.

tarihinde tonyukukcuk tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Süslemeci Müslüm rivayetlerin işine gelmeyenlerini hemen inkar ediveriyor ama pasajların nerede ne zaman "indiği"nin de rivayet olduğunu hiç söylemiyor! Sanırsın kitabım dediği şeyde pasajların nerede ne zaman "indiği" yazıyor!

 

İslam tarihinin uydurma olduğunu ben de söylüyorum zaten. Ama bu rivayetler itiraf niteliğinde. Önceleri bu katliamlarla övünüyorlar. Sonra artık soykırım bitip Yahudilerde güç kalmayınca ve yarımada Araplaşınca, başlıyor mezhepleşmeler. Bazı mezhepler bu soykırım hadislerinin İslama zarar verdiğinin farkına varıyorlar. Başlıyorlar bu rivayetler yalan demeye...

 

Soykırım yapılmadı da yarımada nasıl Arap yarımadası oldu? Ha, Yahudiler "amana bu ne cici din böyle, hadi yurra millet hep birlikte: Eşşedü el laaaa..." mı dediler!

 

Zaten bu kitap dedikleri şey okunduğu zaman Yahudi düşmanlığı apaçık görülür. Ötesinde, bu şeyin Yahudileri soykırım edip yağmalamak için bahaneler üretmek için yazıldığı apaçık görülür. Yahudiler şöyle yaptıydı da Yahudiler böyle yaptıydı... Yok buzağıydı yok şuydu yok buydu. Defalarca, tekrar tekrar. İnsanın tamam ülen tamam he anladık he Yahudilerin tamamını kesmek lazım he diyesi gelir yani, o derece! Bu kadar da Yahudiler şöyle kötü Yahudiler böyle kötü diye normal şartlarda kafa ütülenip durulmaz! Niyet apaçık!

 

Üstelik katliamı destekleyen pasajlar var. Yüreklerine korku düşmesi, savaşmadan teslim olduklarını doğruluyor. Öldürüyordunuz esir alıyordunuz derken çatışmada filan diye bir ifade yok. Müslüm utanmadan sıkılmadan yazmayan şeyi parantezleyip yamamış yine! Savaşa tahrik etmek için hurmalarının söküldüğü de doğrulanıyor. Allahın emriyle söktünüz yazıyor. Hurmalar niye sökülür, hurma ağacından ne istiyor bu vahşiler ülen? Bunun kitabımız dediğiniz şeyde yazmasından hiç mi utanmıyorsunuz! Ne hurma sökmesi ülen? Böyle bir kepazeliği nasıl içinize sindiriyorsunuz? Durum apaçık: Hurmalar sökülüyor ki savaşa zorlansın, çıksınlar hepsini keselim. Bu doğru olunca, savaşmayıp teslim oldukları halde katliamdan kurtulamadıkları da doğru oluyor. Neymiş allahın emriyle sökülmüşmüş! Yok ya? Allah bok yeyin dese yiyecek misiniz?

 

Bitmedi. 8/58 de şöyle yazar: İhanet etmelerinden korkarsan sen ahdi boz!" Bundan daha kepaze bir ifade olamaz! Ne demek ihanet etmelerinden korkmak yahu? Kendi psikopat manyak kafanda kur, bunlar kesin ihanet eder de, ondan sonra da bu manyakça korkuya dayanarak katliam yap!

 

Üstelik bu da rivayetlerle örtüşüyor. Beni Nadr sürgün edilmiş de tamam denmişken melek savaş kıyafetleri ile gelmişmiş de yok daha bitmedi demişmiş! İhanet etselerdi birini halledince tamam hallettik denmezdi! Buradan da durmayalım şu pislik Yahudileri temizlemeye devam edelim kararı alındığı apaçık anlaşılıyor! Bahane ne, anlaşmayı bozmalarından korkmak!!! Lafa bak beriye gel! Apaçık görülüyor ki onların kanını dökemedik, bunları sağ koymayalım! Sökün hurmaları!

 

Savaşa tahrik için hurmalarının söküldüğü apaçık itiraf edilmiş! Yüreklerine korku düştü diye de savaşmadan teslim oldukları itiraf edilmiş. Kimini öldürüyorsunuz kimini esir alıyordunuz diye de katliam itiraf edilmiş. Tabii öldürülenler yetişkin erkekler. Esir alınanlar kadınlar çocuklar!

 

Pasajlarla rivayetler örtüşmese, ben uyduruk rivayetlerin sözünü bile açmam. Söyledim zaten, muhammed diye biri yok ki, yaşamadı öyle biri ki gölgeden katliamı filan izlesin? Ama rivayetlerin bu şekilde uydurulmalarının nedeni soykırımın gerçek olması. Soykırım yoksa yarımada tamamen nasıl Araplaştı? Apaçık belli nasıl Araplaştığı: Anlaşmayı bozmalarından "KORKARSAN" sen onlardan önce boz diyor, daha ne yazsın yahu? Korkarsan diyor korkarsan! Çüş artık yani! Fol yok yumurta yok ama psikopat manyak kafandan kur işte diyor!

 

Öyle soykırım yapıldı ki İsrail bu oyunu bin seneden fazla zaman sonra bozabildi ancak. İyi bozdu gerçi, bayağı bir bozdu. Üç sert şamar üst üste! 1947, 1963 ve 1978!

 

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On ‎15‎.‎2‎.‎2018 at 01:57, araştırmacı21 yazdı:

Tevbe-29: (keza, barış Antlaşmalarına uymayıp size savaş açmış), kendilerine kitap verilenlerden; Allah’a ve ahiret gününe iman etmeyen, Allah’ın ve Resûl'ünün haram kıldığı (saldırganlığı) haram saymayan ve gerçek dine/gerçek ilahi hukuk sistemine uygun yaşamayı reddeden (saldırgan)larla, boyun eğip kendi elleriyle vergisini verinceye kadar siz de savaşın.’’

 

Bu kafadan uydurma parantezler yapıştırılmış saçma sapan ifadeye yanıt verme gereği bile duymuyorum. Sahtekarlık o kadar apaçık sırıtıyor ki ben kafadan uydurma yalanım diye bas bas bağırıyor.

 

Senin kafana göre gerçek ve uyduruk dogmana göre ilahi olan bir saçmalığa boyun eğmeye kim niye mecbur olsun da savaş açıyorsun ülen vahşi yobaz geri! Kimse senin beynindeki saçma sapan inanç hastalığına he demek, ilahi olarak, gerçek hukuk sistemi olarak görmek zorunda değil ki, bunu beynin almıyor mu be! Hukuk sistemine gel: Hüre hür köleye köle dişiye dişi kısas! Ne hukuk sistemi ama! Evlerden ırak! Avluya bile koymazsan akıllılık edersin!

 

Sen vıdı vıdıyı bırak da bunlara niye küçülerek elleriyle cizye ödetiliyor, hangi pis kibirlenme ile bu iğrençlik yazılıyor kitabınıza, öyle boyun eğme filan diye yalan söylemeden dürüstçe açıkla! Niye küçültmekten zevk alıyor bu vahşi zorbalar insanları?  İnsanlar küçülünce kendilerini dev zannetmek için mi?

 

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu arap putu allah kafir diye insanları ayrıştırıyor ve birbiri ile savaştırıyor.Yahudilere maymun diye hakaret ediyor,ama günümüzde arap müslümanların tipleri maymuna benziyor,yahudilerin tipleri ise eli yüzü düzgün adamlar.İslam aşırı ırkçı ve insanları ayrıştıran yobaz,çağ dışı ilkel bir arap dogmalarından ibarettir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
14 dakika önce, democrossian yazdı:

 

Bu kafadan uydurma parantezler yapıştırılmış saçma sapan ifadeye yanıt verme gereği bile duymuyorum. Sahtekarlık o kadar apaçık sırıtıyor ki ben kafadan uydurma yalanım diye bas bas bağırıyor.

 

Senin kafana göre gerçek ve uyduruk dogmana göre ilahi olan bir saçmalığa boyun eğmeye kim niye mecbur olsun da savaş açıyorsun ülen vahşi yobaz geri! Kimse senin beynindeki saçma sapan inanç hastalığına he demek, ilahi olarak, gerçek hukuk sistemi olarak görmek zorunda değil ki, bunu beynin almıyor mu be! Hukuk sistemine gel: Hüre hür köleye köle dişiye dişi kısas! Ne hukuk sistemi ama! Evlerden ırak! Avluya bile koymazsan akıllılık edersin!

 

Sen vıdı vıdıyı bırak da bunlara niye küçülerek elleriyle cizye ödetiliyor, hangi pis kibirlenme ile bu iğrençlik yazılıyor kitabınıza, öyle boyun eğme filan diye yalan söylemeden dürüstçe açıkla! Niye küçültmekten zevk alıyor bu vahşi zorbalar insanları?  

Hocam bunun gibi reformist müslimler oldukça çok sahtekarlar.Uydurma parantezler ile ayetlerin anlamlarını değiştiriyorlar,sonra da arapça biliyorum,mealler hatalı diye yalan bahaneler ile kıvırıyorlar.İslama göre farklı dine inançlar cizye parası vermezseler öldürülüyor,ve hür hüre kısası ise hür birisi köleyi öldürürse ceza almaz ve cehennemde yanmaz ama hür birisi hürü öldürürse öldürenin sahibi onu affederse hem cehennemde yanmaz,hemde ölümden kurtulur,ama affetmezse ayette hür hür köleye köle dişe diş denilen kısas oldukça aşırı ilkellik ve vahşidir.Fakat bu müslimler bu islamın rezil hukuk olmayan hukukunu bile iyi göstermeye çalışırlar.Özellikle tevbe 111,enfal 39 islamın terör dini olduğunu kanıtlıyor.

tarihinde Tengrizm tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Hegemonya kurmak ilkesi, kendini meşrulaştır dikte et

savaşlar tanrı için değil insanlar için verilmiştir muhammedin amacı insanları kazanmaktı yöntemi de islamdı zararsız masum amacı insanları allaha kul yapmak,harp hiledir sözüyle müslümanlar kendini savunabilir fakat onlar da her dinin mensubu gibi kendini özel sanıyor ve sözde hak uğruna dominantlık mücadelesi onların tabiriyle tebliğ/cihad hatta din özgürlüğünü koruma sonra öldürüşmeler...

Link to post
Sitelerde Paylaş
11 saat önce, Tengrizm yazdı:

Uydurma parantezler ile ayetlerin anlamlarını değiştiriyorlar

 

Uydurma parantezler bile kurtarmayınca parantez açmadan bile yalan anlam veriyorlar. Neymiş boyun eğerek cizye ödeyecekler yazıyormuş. Yalancının sahtekarlığına bak. Tabii doğrusunu yazınca insanlık dışı olduğu ortaya çıkacak ifadenin.

 

Doğrusu; geçen sözcük "sagirun"dur. Bu, küçülerek demektir. Sagir küçük demektir. Asgari şeklinde Türkçeye de girmiştir. Herhalde bu manyak zihniyetine göre ehli kitap diz çöküp vergi dairesinin önünde kuyruğa girecek, elden ödeme yapacak! Eziyet etmek için öyle banka havalesi filan kabul edilmeyecek! Küçülerek elleriyle cizye ödetin yazıyor! Böyle bir aşağılık duygusu bu vahşi ilkel yağmacılarınki!  

Link to post
Sitelerde Paylaş

 

Gerçek islam budur,ve bu adamlar gerçek müslümanlardır.İslam kadını ikiye ayırır.Cariye köle kadınlar bunla ile nikahsız cinsel ilişki,hür kadınlar ise en fazla 4 tane sınır vardır.İslamda hür kadınlar boşanamaz,yarım miras hatta erkeğe  hitap etmezse dövülür.Cariyeler yani köle kadınlar ise islam da tamamen mal olduğu için alınıp satılıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
14 saat önce, democrossian yazdı:

 

Uydurma parantezler bile kurtarmayınca parantez açmadan bile yalan anlam veriyorlar. Neymiş boyun eğerek cizye ödeyecekler yazıyormuş. Yalancının sahtekarlığına bak. Tabii doğrusunu yazınca insanlık dışı olduğu ortaya çıkacak ifadenin.

 

Doğrusu; geçen sözcük "sagirun"dur. Bu, küçülerek demektir. Sagir küçük demektir. Asgari şeklinde Türkçeye de girmiştir. Herhalde bu manyak zihniyetine göre ehli kitap diz çöküp vergi dairesinin önünde kuyruğa girecek, elden ödeme yapacak! Eziyet etmek için öyle banka havalesi filan kabul edilmeyecek! Küçülerek elleriyle cizye ödetin yazıyor! Böyle bir aşağılık duygusu bu vahşi ilkel yağmacılarınki!  

Aynen öyle çöl bedevilerin uydurdukları kutsal kitapları kuranda böyle insanlık dışı ayetler yazıyor.Bunlar gibi reformist müslimler ayetlere parantez ekleyerek sahtekarlık yapıyorlar.Nisa 89,tevbe 111,maide 33,enfal 39 ayetleri açıkça islamın vahşiliğini ayetlerde görüyoruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 16.02.2018 at 21:07, democrossian yazdı:

Süslemeci Müslüm rivayetlerin işine gelmeyenlerini hemen inkar ediveriyor ama pasajların nerede ne zaman "indiği"nin de rivayet olduğunu hiç söylemiyor! Sanırsın kitabım dediği şeyde pasajların nerede ne zaman "indiği" yazıyor!

 

İslam tarihinin uydurma olduğunu ben de söylüyorum zaten. Ama bu rivayetler itiraf niteliğinde. Önceleri bu katliamlarla övünüyorlar. Sonra artık soykırım bitip Yahudilerde güç kalmayınca ve yarımada Araplaşınca, başlıyor mezhepleşmeler. Bazı mezhepler bu soykırım hadislerinin İslama zarar verdiğinin farkına varıyorlar. Başlıyorlar bu rivayetler yalan demeye...

 

Soykırım yapılmadı da yarımada nasıl Arap yarımadası oldu? Ha, Yahudiler "amana bu ne cici din böyle, hadi yurra millet hep birlikte: Eşşedü el laaaa..." mı dediler!

 

Zaten bu kitap dedikleri şey okunduğu zaman Yahudi düşmanlığı apaçık görülür. Ötesinde, bu şeyin Yahudileri soykırım edip yağmalamak için bahaneler üretmek için yazıldığı apaçık görülür. Yahudiler şöyle yaptıydı da Yahudiler böyle yaptıydı... Yok buzağıydı yok şuydu yok buydu. Defalarca, tekrar tekrar. İnsanın tamam ülen tamam he anladık he Yahudilerin tamamını kesmek lazım he diyesi gelir yani, o derece! Bu kadar da Yahudiler şöyle kötü Yahudiler böyle kötü diye normal şartlarda kafa ütülenip durulmaz! Niyet apaçık!

 

Üstelik katliamı destekleyen pasajlar var. Yüreklerine korku düşmesi, savaşmadan teslim olduklarını doğruluyor. Öldürüyordunuz esir alıyordunuz derken çatışmada filan diye bir ifade yok. Müslüm utanmadan sıkılmadan yazmayan şeyi parantezleyip yamamış yine! Savaşa tahrik etmek için hurmalarının söküldüğü de doğrulanıyor. Allahın emriyle söktünüz yazıyor. Hurmalar niye sökülür, hurma ağacından ne istiyor bu vahşiler ülen? Bunun kitabımız dediğiniz şeyde yazmasından hiç mi utanmıyorsunuz! Ne hurma sökmesi ülen? Böyle bir kepazeliği nasıl içinize sindiriyorsunuz? Durum apaçık: Hurmalar sökülüyor ki savaşa zorlansın, çıksınlar hepsini keselim. Bu doğru olunca, savaşmayıp teslim oldukları halde katliamdan kurtulamadıkları da doğru oluyor. Neymiş allahın emriyle sökülmüşmüş! Yok ya? Allah bok yeyin dese yiyecek misiniz?

 

Bitmedi. 8/58 de şöyle yazar: İhanet etmelerinden korkarsan sen ahdi boz!" Bundan daha kepaze bir ifade olamaz! Ne demek ihanet etmelerinden korkmak yahu? Kendi psikopat manyak kafanda kur, bunlar kesin ihanet eder de, ondan sonra da bu manyakça korkuya dayanarak katliam yap!

 

Üstelik bu da rivayetlerle örtüşüyor. Beni Nadr sürgün edilmiş de tamam denmişken melek savaş kıyafetleri ile gelmişmiş de yok daha bitmedi demişmiş! İhanet etselerdi birini halledince tamam hallettik denmezdi! Buradan da durmayalım şu pislik Yahudileri temizlemeye devam edelim kararı alındığı apaçık anlaşılıyor! Bahane ne, anlaşmayı bozmalarından korkmak!!! Lafa bak beriye gel! Apaçık görülüyor ki onların kanını dökemedik, bunları sağ koymayalım! Sökün hurmaları!

 

Savaşa tahrik için hurmalarının söküldüğü apaçık itiraf edilmiş! Yüreklerine korku düştü diye de savaşmadan teslim oldukları itiraf edilmiş. Kimini öldürüyorsunuz kimini esir alıyordunuz diye de katliam itiraf edilmiş. Tabii öldürülenler yetişkin erkekler. Esir alınanlar kadınlar çocuklar!

 

Pasajlarla rivayetler örtüşmese, ben uyduruk rivayetlerin sözünü bile açmam. Söyledim zaten, muhammed diye biri yok ki, yaşamadı öyle biri ki gölgeden katliamı filan izlesin? Ama rivayetlerin bu şekilde uydurulmalarının nedeni soykırımın gerçek olması. Soykırım yoksa yarımada tamamen nasıl Araplaştı? Apaçık belli nasıl Araplaştığı: Anlaşmayı bozmalarından "KORKARSAN" sen onlardan önce boz diyor, daha ne yazsın yahu? Korkarsan diyor korkarsan! Çüş artık yani! Fol yok yumurta yok ama psikopat manyak kafandan kur işte diyor!

 

Öyle soykırım yapıldı ki İsrail bu oyunu bin seneden fazla zaman sonra bozabildi ancak. İyi bozdu gerçi, bayağı bir bozdu. Üç sert şamar üst üste! 1947, 1963 ve 1978!

 

 

Sen, bir önce Beni Kurayzan'ın nasıl antlaşmaya ihanet ettiklerini,Mekke den Medine'ye saldıran müşriklerle nasıl işbirliği yapıp müslümanlara arkadan vurduklarını ve buna rağmen yine de savaşmaya direndiklerini araştırıp öğren,ondan sonra konuş !!!

 

Haşr-5: Herhangi bir ağaçtan dallarını kesmişseniz,ya da kesmeyip gövdesi üzerinde bırakmışsanız bile Allah’ın ıradesiyle gerçekleşmiştir. Bu da (onların ağac dallarını kesmeniz bile) fasıkları,(imza attıkları halde sözleşmelerini bozup müşriklerle birlikte saldıranları),zelil etmesi içindir.’’şeklindedir.

Yani hurma ağaçlarının gövdesi değil,biraz dalları budanmıştır. Aşağıdaki tefsirlerde de bu görüşe yer verilmektedir.  

(- الدر المصون- تفسير الألوسي): هي أغصان الشجر للينها.(

-----------------

Bakınız yine gösterdiğiniz meal hatalıdır,doğru meal ise aşağıdaki gibidir.

 

İLGİLİ AYETİN DOĞRU MEALİ !

 

8/58: Ve eğer (sizinle anlaşma yapmış) bir topluluğun anlaşmaya ihanet edeceğini KESİN OLARAK ÖĞRENİRSEN,sen de açık ve adil bir tutumla anlaşmanın artık geçersiz olduğunu resmen kendilerine bildir ki,iki taraf da durumdan tam haberdar olsun.Doğrusu Allah, hainleri asla sevmez.’’şeklindedir.

 

Aşağıdaki tefsir metinlerinde de aynen ‘’…kesin olarak öğrenirsen…’’ deniliyor.

 

والخوف مستعار للعلم ، أي وإما تعلمن من قوم معاهدين لك نقض عهد فيما سيأتي بما يلوح لك منهم من الدلائل ( فانبذ إليهم ) أي فاطرح إليهم عهدهم ،  (تفسير الألوسي )

وإما تخافن من قوم خيانة بيان لأحكام المشرفين إلى نقض العهد ، إثر بيان [ ص: 3022 ] الناقضين له بالفعل . و ( الخوف ) مستعار للعلم ، أي : وإما تعلمن من قوم من المعاهدين نقض عهد فيما سيأتي ، بما لاح لك منهم من دلائل الغدر ، ومخايل الشر (تفسير القاسمي) .

الثانية : قال ابن العربي : فإن قيل كيف يجوز نقض العهد مع خوف الخيانة ، والخوف ظن لا يقين معه ، فكيف يسقط يقين العهد مع ظن الخيانة . فالجواب من وجهين : أحدهما - أن الخوف قد يأتي بمعنى اليقين ، كما قد يأتي الرجاء بمعنى العلم ، قال الله تعالى : ما لكم لا ترجون لله وقارا . الثاني - إذا ظهرت آثار الخيانة وثبتت دلائلها ، وجب نبذ العهد لئلا [ ص: 390 ] يوقع التمادي عليه في الهلكة ، وجاز إسقاط اليقين هنا ضرورة.... وقال الأزهري : معناه إذا عاهدت قوما فعلمت منهم النقض بالعهد فلا توقع بهم سابقا إلى النقض حتى تلقي إليهم أنك قد نقضت العهد والمواعدة ، فيكونوا في علم النقض مستويين (تفسير القرطبي)

 

Bu nedenle ayetin mesajıyla ilgili yaptığınız yorum gerçeği yansıtmamaktadır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 16.02.2018 at 21:42, Tengrizm yazdı:

Hocam bunun gibi reformist müslimler oldukça çok sahtekarlar.Uydurma parantezler ile ayetlerin anlamlarını değiştiriyorlar,sonra da arapça biliyorum,mealler hatalı diye yalan bahaneler ile kıvırıyorlar.İslama göre farklı dine inançlar cizye parası vermezseler öldürülüyor,ve hür hüre kısası ise hür birisi köleyi öldürürse ceza almaz ve cehennemde yanmaz ama hür birisi hürü öldürürse öldürenin sahibi onu affederse hem cehennemde yanmaz,hemde ölümden kurtulur,ama affetmezse ayette hür hür köleye köle dişe diş denilen kısas oldukça aşırı ilkellik ve vahşidir.Fakat bu müslimler bu islamın rezil hukuk olmayan hukukunu bile iyi göstermeye çalışırlar.Özellikle tevbe 111,enfal 39 islamın terör dini olduğunu kanıtlıyor.

 

KISASLA İLGİLİ AYETİN DOĞRU MEAL VE AÇIKLAMASI AŞAĞIDADIR !

 

Bakara-178-Ey imân edenler,cinayetlerde,öldürülenlere karşılık KATİLLERE kısas uygulanması,size (bir kanun halinde) yazılmıştır.Hür,öldürdüğü o hür kimse yerine; köle,öldürdüğü o köle yerine; kadın,öldürdüğü o kadın yerine kısas olunur.Fakat (öldüren) o kimse lehinde,kardeşi (mektulün velisi) tarafından bir şey affedilirse,(kısasın uygulanması istenmezse,) aklın ve dinin gereklerine uygun yol izlemek ve güzellikle diyet ödemek gerekir.İşte bu, Rabbinizden bir hafifletme ve bir rahmettir.Artık kim bundan sonra haddi aşarsa (saldırıya kalkarsa) o zaman onun için elîm bir azap vardır.’’şeklindedir

 

Yani Hür,hür olan birini öldürmüşse,onun yerine katil olmayan bir köle öldürülemez,belki katil kim ise o öldürülebilir.Köle köleyi öldürmüşse,onun yerine katil olmayan bir hür öldürülemez,belki o katil köle öldürülebilir. kadın kadını öldürmüşse,onun yerine de katil olmayan bir erkek öldürülemez,belki o katil kadın öldürülebilir şeklindedir.Yani katil ve maktulün cinsiyet ve toplumdaki statülerine bakılmaksızın KATİL KİM İSE,KISAS ONA UYGULANACAKTIR deniliyor.

Bu ayetin bu şekildeki sebebi nüzulü ve konuyla ilgili iki rivayet vardır.

 

1-Cahiliye devrinde kabilelerden bazıları kendi insanlarını daha üstün ve şerefli gördükleri için karşı tarafa‘’ Biz daha şerefliyiz,bizim öldürülen kadınlarımıza karşılık sizin erkeğiniz, bizim kölelerimize karşılık sizin hür bir erkeğiniz kısas olacaktır ‘’ diyordular..!!!

 

2-İslâm'dan kısa bir müddet önce câhiliye devrinde iki kabile savaşmış ve birbirlerini yaralayıp öldürmüşlerdi, öyle ki köleler ve kadınlar öldürülmüş ve birbirlerinden intikam almadan müslüman olmuşlardı.Bu iki kabile çatışıyordu. Ve kendilerinden köleye mukabil bir hürr'ün, kadına mukabil bir erkeğin öldürülmesi halinde anlaşmayı kabul edebileceklerine and içtiler. Bunun üzerine yukarıdaki âyet-i kerîme olayın şekil ve durumuna göre ifadeler kullanarak nazil olmuştur.(Beğavî, Cessas, Zemahşeri, İbn Kesir,ilgili yer)

 

İşte bu ayet cahiliye dönemindeki o yanlış uygulamayı,yani katil olmayana uygulanan kısas hükmünü ortadan kaldırıyor.Yerine  artık katil ve maktulün cinsiyet ve toplumdaki statülerine bakılmaksızın KATİLDEN BAŞKA BİR KİMSEYE KISAS uygulanmayacaktır hükmünü getiriyor. Yani bir köle hür bir insanı öldürmüşse,başka bir hür olan birine değil, belki o katil köleye kısas uygulanır,Hür olan biri, bir köleyi öldürmüşse,o katil hür öldürülecektir,onun yerine başka bir köle değil.Erkek kadını öldürmüşse,o katil erkeğe kısas uygulanacak,eğer bir kadın bir erkeği öldürmüşse,kısas o katil kadına uygulanacaktır,başka bir erkeğe değil

 

 Ayrıca Nüzul sebebi olan olayda hür,kadın,köle söz konusu olduğu için ayetteki ifade olmuştur. Daha sonra kısas konusunda genel hükmü ifade eden “Cana can..”(Maide: 45) ayeti inmiştir. (bk. Taberi, ilgili yer)

 

İşte bu ayet,insanların cinsiyet ve statüsünü göz önünde tutan,eşit ve adil olmayan cahiliye dönemine ait insanlık dışı yanlış bir hükmü ortadan kaldırıyor.  

 

Bakara-179-O hâlde ey derin kavrayış sâhipleri,(bilin ki) sizin için kısasta (umumi) bir hayat vardır. Ta ki siz (bu sayede bir başkasını haksız yere öldürmekten) sakınasınız.

Yani kısas hükmü uygulandığında bir kimse başkasını öldürmeye cesaret edemez ve böylece herkesin can güvenliği sağlanmış olur..

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...